+15
beraber üst kata çıkıp kapısını tıklattık.
ve kapıyı sarhoş bir halde açtı.
+ne var siz kimsiniz (dedi üst komşu)
nameless ise \\\'içeri davet ederseniz, ufak bir konuda konuşmak istiyoruz\\\' dedi.
tüm bu nezakete karşı adam \\\'defolun gidin lan\\\' şeklinde cevap verdi.
tam kapıyı kapatıyordu ki adam, nameless kapıyı tuttu ve diğer elindeki bir tomar parayı
uzattı adama. \\\'bu parayı almak istiyorsan bizi iki saniye dinleyeceksin\\\' dedi.
adamın ise parayı gören gözleri parlayıp içeri davet etti.
çokca gerilmiştim ama bana sadece konuşacağını söylemişti.
henüz onu bile tanımazken onunla başka bir evde bir adamla konuşmak çok değişik hissettirdi.
sanki ışık hızındaydı her şey. sanki onunla yeni tanışıyor gibi değildim, sanki defalarca tanışmış gibiydim.
adam salona bizi davet etti, gözü ise paradaydı.
buyrun ne konuşacaksanız konuşun, sonra parayı verin gidin. dedi.
nameless o ara üstündeki kravatını çıkardı nazikçe.
gözlerine baktım ve \\\'\\\'hayır\\\'\\\' dedim.
hiçbir şey demedi. kravatının düğümünü tamamen çözdü.
sesim titredi \\\'hayır lütfen\\\' dedim.
kravatını tamamen düzeltince adama yaklaştı.
adam o an anladı. bir bağırtıyla ayağa fırlıyordu ki, eliyle bağırışını yarıda kesti.
ben titremeye başladım. kafayı yemek üzereydim. her şeyi ağır çekim görüyordum.
adam kurtulmak istedi, o arada adamın boğazına kravatı doluyordu.
adam elleriyle açmak istedi, gücü yetmiyordu.
bir yandan ağzını elinden kurtarıp bağırmak istiyordu ama başaramadı.
ben ağlama krizine girdim. şu an o duyguları tam tarif edemeyebilirim.
ama tek cümleyle anlatmak istesem. ben kötülüğü kanlı canlı gördüm derim.
sonunda boğazına tamamen doladığı kravatı sıkarak adamı boğdu.
bu travmanın etkisiyle aklımda kalan tek şey. adamın ölmek üzereyken
refkleks olarak hareket eden bacaklarıydı ve teki çıkmış terliği.
sonraki sabah nameless\\\'ın evinde uyandım.