-
1.
+1Bir üst geçitte, ayaklarımızın altında akmaya devam eden bu şehri, yaşayan nefes alıp veren insanların olduğu bir mezarlığa benzetiyordum. Eğer bir karınca ölürse diğer karıncalar onun öldüğünü fark etmez, sanki o karınca yaşıyormuş gibi ya da hiç yokmuş gibi yanından geçip giderlermiş. Ta ki üçüncü güne kadar. Eğer karınca yuvada ölmüşse üçüncü gün bir başka karınca onu yuvanın hemen dışındaki çöplüğe kadar yuvarlarmış. Peki neden hemen değil de üç gün sonra? çünkü karıncalar öldükten üç gün sonra oleik asit adlı bir kimyasal salgılarlarmış. bu kimyasalın kokusu çürüyen karıncanın kokusuymuş ve diğer karıncalar bu kokuyu tanırlarmış, böylelikle ölen karınca yuvadan atılırmış. işte bu mezarlığın içerisinden buram buram oleik asit kokuları geliyordu burnuma. insanlar bu kokuyu benimsemişlerdi ve ölen bedenleri mezarın dışına taşımıyorlardı.
Bu düşüncelerimi bizim Hegel ile de paylaştım.Bu sefer gülümsemedi. Ciddi bir surat ifadesi takındı ve :
“Sen hiç miyavlamaya çalışan bir köpek gördün mü;veya haylamaya çalışan bir kedi?..insanlar da böyle işte, kaderlerine razı olmak zorunda ”diye mırıldandı.
başlık yok! burası bom boş!