0
ilk olarak şuanki umursamaz modunuzdan çıkmanızı istiyorum biraz ciddileşelim. Basit bir soru ile başlayalım "Hayat nasıl gidiyor?"...
Sabah kalktınız elinizi yüzünüzü bir güzel yıkadınız, canınız ne istiyorsan dolapdan alıp karnınızı doyurdunuz, Arkadaşınla telefonda konuşup saçını başını hazırlayıp cafe'de buluştunuz hoş vakit geçiriyorsunuz, cafe'den sonra sinamaya,avm gittiniz keyifinize keyf kattınız karnınızı doyurup ayrıldınız ve evine geldin. Bilgisayarda biraz vakit öldürdün ve uyumak üzere yatağına uzandın. Peki o gününü benim için birde gözsüz hisseder misin?
insanlar neye benziyor? renkler neye benziyor? en önemlisi hayat bir göz ile nasıl gözüküyor?
Sabah uyanıyorsun, dısarıda öten kuşları, hışır hışır eden ağacın dalları; arabanın o motor sesi. Sanki hepsi bir senfoni...
mi?
Kuşları duyuyorsun ama kuşlar neye benziyor diye soramıyorsun kendine. Çünkü benzetebileceğin bir cisim bile görmedin daha önce.
O ağacın dallarını, o arabayı, o kuşları, hepsini geçtim "Ben neye benziyorum?" sorusunu soramıyorsun kendine. Daha gün yeni başladı ve aklın şimdiden bukadar incin, elini yüzünü yıkıyorsun seni seven ailenin sana hazırladığı yemeği yiyorsun, Arkadaşınla buluşmaya karar veriyorsun, Seni seven abinden/ablandan yardım alarak saçını/makyajını yapıyorsun ve çıkıyorsun evden.
Siz o kaldırımdaki sarı çizgilerin önemini hiç düşündünüzmü? Varsayalım düşündünüz hiç empati kurdunuzmu?
Cafe'ye geldin kahvenizi yudumlarken hoş zaman geçirdiniz, dışarı çıktınız gezdiniz bir anlığınada olsa renklendi değilmi zihnin, ayrıldınız arkadaşın gitti yanından.
Kaldınmı o yerde renginin sarı olduğunu bildiğin taş parçasına, amma sarının ne olduğunu bile bilmiyorsun?
Taş parçasına muhtaç kalıyorsun evine gitmek için.
Sahiden taş nasıl birşey? o çok özlediğim evim nasıl birşey? sevdiğin kişiler? ya peki seni her sabah uyandıran kuşlar? saç teli nasıl birşey okadar ince okadar sık. içtiğin o nefis kokan kahve? eve gitince sarılıp ağladığın yastık?
Herkese şaka gibi geliyor değilmi.
Şimdiye kadar herkese yük oldun, dünyayı göremediğim yetmezmiş gibi herkese hayatın boyunca yük olacağın'da cabası.
"Tabikide yük olmuyorsun, sende birgün göreceksin, biz herzaman yanındayız" Bu yalanları duymaktan sıkılmak nasıl bir duygu hiç düşündünmü?
Şimdi sen o rahatlığa alışmış zütünün üzerine 30 saniye erken oturmak için arabanı kaldırıma park ediyorsunya, değilmi? otobüste/metroda 5 - 10 dk ayakta durmak yerine engeli koltuğunu kulanıyorsun ya. Eve 10 sn erken gitmek için yolun karşısında dk'lardır aciz ve utangaç bir şekilde yardım bekleyen kardeşine/büyüğüne yardım etmiyorsun ya. Sen o küfür niyetine kullandığın "kuş beyinli, amq iti, hayvansın sen hayvan" gibi hakaretleri düşün. Sabah o kuş kadar neşe sokabiliyormusun o arkadaşımızın içine? köpekler bile yardım ediyor karşıdan karşıya geçirmeye arkadaşlarımızı sen onun kadar yardım edebildinmi? Eğer ettiysen sözüm sana değil sen kulaklarını kapat şimdi yazacağım 1 2 satırı atla.
Bire huur çocuğu, Günlük o gözünü karıdan kızdan ayırmıyorsun.O varlığından şüphe duyduğumuz "gibim sonik" beynini kulanmadan engelli arkadaşlarımıza karşı hakaret ediyorsunya. Hayatın boyunca sorma "Beni neden sevmiyorlar? Neden her işim zütüme kaçıyor?" diye.
Bu kadar içimi dökmek yeter. Zaten şimdi olacaklar 2 tane boş yorum ve 2 çuku olacak hayatınızı renklendirmek yerine gibmeye devam edin.
iyi günler.