kardeşim şöyle bir durum var. bir insanın beyninin canlı bir şekilde çıkartıldığını ve bedensiz yaşaması için bütün şartların sağlandığını düşün. bu beyin artık bedendeki halinden çok farklıdır bilinci algısı, düşünce yapısı falan tamamen farklı bir beyin olur sebebi şu. beyin vücuttayken vücudun ihtiyaçlarına göre, bağırsakların yapısına göre, duyu organlarından gelen verilere göre, vücudun mikrobiyomuna göre, diğer salgı bezlerinden salgılanan hormonlara göre beynin yapısı şekilleniyor bilinç düzeyini de etkiliyor. yani vücut koşullarını düşünmeden beyni ele alamazsın, yaşayan bir insanın beynini vücudundan ayırırsan ve yaşaması için gerekli her şeyi versen bile o artık bilinç düzeyinde de çok farklı bir ben olur.

bağırsak yapısı ve mikrobiyomun beyni etkilemesi olayını herkes bilmiyor salladığımı düşünüyor sonra. bağırsaklar için 2. beyin gibi teoriler ortaya atılmaya başlandı, beynin de mikrobiyom ve bağırsaklarla kimyasal iletişim halinde olduğu ispatlandı.

özetle bizi biz yapan sadece beynimizdeki kıvrımlar, sinir ağımız değil. bir bütün olarak bakmamız lazım vücut ile birlikte. hatta bu düşünce bile yetersiz gelmiş olmalı ki sadece vücuda bütünlemesine bakmak bile yetmiyor günümüzde pgibolojik ve sosyal çevreyi de ekliyorlar biyopgibososyal model altında.