+97
-7
insan kurgusu olan bir sistem için harcıyor. Daha ortaokuldaykem iyi bir lise için saatlerce ders çalışıyorsunuz. Lisede iyi bir üni, ünide de iyi bir iş için bu çaba katlanarak artıyor. iyi kötü bir iş bulduğunuz zamansa artık başlı başına başka bir insan oluyorsunuz. Bütün o dünyayı dolaşma hayalleri, hobileriniz, tutkularınız, hayalleriniz bir bir kopuyor sizden. Artık tek amacı, kendini çalıştıracak köleler üretmek olan bir fabrikanın işçisi oluyorsunuz. Bir yandan enerjinizin yarısını sizi zar zor geçindirmeye ancak yetecek para kazanabilmek için tüketirken, bir yandan muhtemelen lisede hissettiğiniz duyguların binde birini size veremeyen bir kadınla - adamla evleniyorsunuz. Hayatınızın kalanında taksit taksit ödeyeceğiniz miktarda para harcayarak bir düğün yapıyor, ev döşüyorsunuz. Bir yandan verdiği krediyi iliğinizi kurutarak geri alan bankayla uğraşıyorsunuz, bir yandan neden yaptığınızı kendinizin de bilmediği çocuklarınızla. Gençliğinizin son kırıntıları da yavaş yavaş büyüyen çocuklarınızla kayboluyor. Artık tek amacınız çocuklarınıza iyi kötü bir gelecek bırakmak. Saçlarınız dökülüyor, sakalınız bıyığınız ağrıyor, karınızın vücudu cazibesini kaybediyor. Mutluluğu belki kırk yılda bir çıktığınız tatillerde buluyorsunuz, belki 2. paketin ilk sigarasında, belki saatlerce başından kalkmadığınız televizyonda, belki şişenin dibinde, belki düşünmeden inandığınız dinin ibadetinde, ibadethanesinde. Yıllar geçerken artık vücudunuzun yavaş yavaş ölmekte olduğunu her hücrenizde hissediyorsunuz, bakışlarınızdaki ışıltıyı kaybedeli yıllar oluyor. 40 yıl boyunca beklediğiniz emeklilik geldi işte. ilk pazartesi işe gitmediğinizde mutluluktan havalara uçmuyorsunuz, belki aklınıza gençliğiniz geliyor, içinizde her zamankinden büyük bir boşluk var. Ve o zaman fark ediyorsunuz ki aslında hayatınızda kalmış son beklentiniz, son bayrak noktanız da emekliliğinizmiş. Bundan sonra hayatın anlamsızlığı dank ediyor kafanıza. Hiçbir zaman geri getiremeyeceğiniz yıllar geçiyor gözünüzün önünden. Adınız anılmaz oluyor ömrünüzün sonbaharında. Çöküyorsunuz. Ölümü beklemeye başladığınız zaman, aslında onlarca yıldır yaşamadığınızın farkına varıyorsunuz...