/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    0
    Bu sırada Poyraz hem ağlıyor hem de kulağıma bir şeyler fısıldıyordu.

    'Kardeşim ben gelene kadar kendine dikkat et olur mu?'

    Bu cümleye kafamı sallayarak cevap verebildim. Behzat Hoca da gözlerinden fire vermişti. Beni büyüten oydu. Aslında bana anneliği, babalığı bir nebze de olsa gösteren oydu. Onun sarılışı bir baba sarılışı gibi olsa gerek.

    'Senin adını ben koydum evladım.' hem gözyaşları tane tane akıyor hem de gözlerime gururla bakıyordu. Ona biliyorum der gibi kafamı salladım.

    'Bundan 18 yıl önceydi. Fırtına denilebilecek kadar soğuk ve kuru bir rüzgâr esiyordu. Seni camide ağlarken, soğuktan donmak üzere bulmuşlar. Hastane, karakol derken seni buraya getirdiler. Hikâyeni dinledikten sonra sana Rüzgar ismini ben koydum.

    O kadar içten konuşuyordu ki ağlamamak elde değildi. Ama kendimi tutmaya çalışarak gözlerindeki kendime dikkatle baktım. +

    'Hiç çocuğum olmadığı için seni çocuğum bildim. Sen hep dik başlı, hep kararlı ve hep haklının yanında olan, beni gururlandıran bir çocuk oldun. istersen benim evimde kalabilirsin. Ne olursa olsun hep yanında olduğumu bil, bir ihtiyacın olduğunda iki elim kanda da olsa gelirim. Ben senin baban sayılırım. Yolun açık olsun oğlum.'

    Behzat Hoca bunları söylerken kahverengi gözlerim bana ihanet ederek damla damla göz yaşları akıttı. Duygusallık zayıflığın en belirgin duygusudur ama o an zayıflığımı gizlemek imkânsız bir hâl almıştı. içimden tekrar sarılmak, baba yerine koyduğum insanı öpmek, bir nebze de olsa baba kokusu almak istedim hem de hiç istemediğim kadar. Ama yapmadım, yapamadım. O yüzden sustum ve arkamı dönüp çıkışa doğru yürümeye başladım.
    ···
   tümünü göster