+37
-1
ben o zamanlar olan ezikliğimi birazda aileme bağlıyorum hatta biraz değil çok. size şöyle tasvir edeyim. anne ev hanımı, sadece baba çalışıyor. 3 çocuk okutuyor o sırada ve kendisi lise mezunu bir memur.
en büyük abim yakın şehirlerden birinde iki yıllık bir bölümü bitirip dönmüştü. kendine dükkan açmaya hazırlanıyordu. onun bir küçüğü istanbulda mühendislik okuyordu, benim bir büyüğüm yani benden 4 yaş büyük olanda tekrar öss kasıyordu. o zamanlar lise üç yıldı. bende oks denen şimdiki adı ne bilmiyorum ama o illet anadolu lisesi sınavına hazırlanıyordum. bu arada ben sınıfta çalışkan olarak bilinen öğrencilerdendim. 45 kişilik sınıfta hep ilk ondaydım
annem cahil ama çocuklarını çok seven bir kadındı. babamda işte tahmin edersiniz. muhafazkar, baskıcı bir adamdı. galiba hayatım boyunca babamla bir şey paylaşmadım. anca eve gelir, yemek yer, televizyon izlerdi. hiç çocuklarımı alıp bir şeyler yapayım demedi. ne bir piknik, ne oğullarımla maç, iş yerine bile gitmedim. tüm oğullarına karşı böyleydi ama ben birde en küçüktüm. yani evde en çok ezilen, korkutulan. sesi çıkmayan.
tabi tüm bunların yanında ekonomik sıkıntılar vardı. Allah şükür kimseye muhtaç değildik ama ben kendimi bu yönden de ekgib hissediyorum. hiç marka spor ayakkabım olmamıştı hatta abartmıyorum. üniversite yıllarına kadar giydiğim hiçbir şeyi kendim beğenip almadım. bu çok güzelmiş beğendim dediğim ne varsa ya pahallı ya da kalitesiz seneye dayanmaz olandı. bakın şunu yazın aklınıza paranız varsa sadece sizin değil çocuğunuzun hatta çevrenizdeki arkadaşlarınızın bile hayatına etki eder. zaten ilerleyen kısımlarda bizzat anlatacağım.