-
1.
0Çocukluk yıllarım mahalle ortamında geçmişti. 80lerdi o zaman. Kendine has bir güzelliği vardı. Şimdiki gibi teknoloji yoktu. Sabah çıkardık dışarı akşam ezanına kadar girmezdik eve. Bazen akşam ezanını da sarkıtırdık. Dar mahalle sokağında ikişer katlı evler vardı. Çoğu eski yapıydı. Yığma taştan evler. Bilirsiniz dış yapısı ahşap, hatta balkonu 2. Kattan dışa sarkardı. Büyük tahta kapıları olan. Yanyanaydı tüm evler. Aralarında boşluk olmadan sokak sonuna kadar giderdi. Hepsinde oturanlar olurdu. Bir tanesi hariç. Aklım erdi ereli o iki katlı köhne evde hiç oturan hatırlamam. Hep yıkık viraneydi.
Üç arkadaştık biz. Murat, Kadir, ben. Minyatür maçımızı da beraber takılırdık, saklambaçı da. Kafa dengiydik o zaman. Kar yağsa kardan adam yapardık. Ulan Kadir hep bir kolunu yapmazdı kardan adamın. Niye diye sorduğumda “tek kollu canavar gibi daha korkunç gösteriyor derdi.”
Bir yaz ayı koşturmacalı bir şey oynuyorduk. istoptu sanırım. Nasıl yorulduysak Kadir ile yığıldık kaldırıma. Murat baya uzakta kalmıştı. O da yığılığ kalmıştı sanırım ötede. Karşımızda köhne ev öylece duruyordu. Hiç korkutucu gelmemişti o zamana kadar. Belki çocukluk belki o vakte kadar korkunç şeyler görmemiştik.
Kadir ile laflarken birden kolumu dürttü. “Görüyor musun” dedi.Ne dediğini anlamadım başta. Boş boş bakındım. Evi işaret etti. “içeri baksana.” Gözümü o eski evin açık kapısının aralığına diktim. iyice süzdüm. Evin karanlığa çalan arka odasında bir alev parlaması vardı. Arka odaları çok net parlatıyordu.
Normalde böyle bir şey görsem yangın diye mahalleyi ayağı kaldırırdım. Ben olmasam Kadir kaldırırdı. Ama ikimiz de biliyorduk ki bu yangın değildi. Gaz lambasının parıltısı gibi sadece aydınlatıyordu. Kadir kolumu tuttu “gel bakalım şuna”. “ben gelmem” dedim. O söyleyene kadar bir şey yoktu ama bakalım deyince bir korku sarmıştı. ”hadi ya bakalım” diye ısrar ederken alev hüzmesi birden hareket ederek daha dip odalara geçti. Biraz sonra da o ışıktan eser kalmadı. ikimiz de çok korkmuştuk. Ama Kadir de merakla karışık heyecan da vardı.
O gün akşamı yatağa yattığımda (ki ikinci kattaki odada yatardım) kulağımı duvara dayadım. Eski binayla dipdibeydi evlerimiz. Bazen duvara dayardım kulağımı laf olsun diye. Aşağıda ailemin laflarını falan duyardım. Çocukluk işte. Artık ya uyudum ya uyuyacağım başka bir ses duydum. Bir ninni sesi geliyordu. işte o an bir ürperti sardı bedenimi. Kadının sesi çatallıydı. Ne dediği anlaşılmıyordu ama ninni olduğuna emindim. Hemen çektim kulağımı geri. Korkudan uyku tuttamadı uzun süre. Sesler bir süre sonra kesildi. Ben de uyuyakalmışım.
Sabah uyandığımda saat geçti baya. Mahallede bir curcuna vardı. Annemlere ne olduğunu sordum. Polis arabaları falan gelmişti mahalleye. Kadir dün geceden beri kayıpmış. Hiçbir yerde bulamamışlar etrafı arıyorlarmış. Oysa dün eve doğru gittiğini hatırlıyordum. Birden aklıma eski ev geldi. Dışarı fırlayıp milleti izlemeye başladım. Herkes birbirine en son dün akşama doğru gördüklerini söylüyorlardı. Bir polis eski evin kapısını açıp oraya girdi. 10-15 dakika sonra çıktı. Hiçbir iz yoktu. Küçük mahalleler için büyük bir olaydı bu. Sapık mı dadandı, katil mi var diye dolanmaya başladı laflar.
Akşam korkudan üst katta yatamadım. Merak, korku beynimi ele geçirmişti. Eminim ki kimse uyuyamadı o gece. Sabah bir feryatla uyandı tüm mahalle. Kadir’i bulmuşlardı. Daha doğrusu cansız bedenini. Polis arabaları doluşmuştu yine mahalleye. Polis’in sesini duyuyordum. “nasıl olur abi daha dün baktım buraya bir şey yoktu” diyordu.
O gün kimse anlatmadı ama çok sonraları ailem konu açılınca söyledi. Kadir’in cesedi bir bebek gibi kundaklanmış halde yıkık evin kapı aralığındaymış. Yamalı bohçayla sıkı sıkıya sarılmış haldeymiş.
Apar topar taşındık ordak. Şehre göçtük. Çocukluk hafızası çok kolay siliniyordu. Nerdeyse herşeyi unuttum o döneme kadar. Ta ki üniversiteye geçinceye kadar. Ocak ortalarında kampüse yetişmek için evden çıkmıştım. Soğuk iliklerime işlemişti adeta. Dolmuşu beklesem geç mi olur yürüyerek gitsem daha mı iyi olur zaten her yeri kar kaplamış derken bir sigara patlattım. ilk nefesi çekip dumanı havaya bıraktığımda karşımda bir kardan adam vardı. Sigaranın dumanı dağılırken görüntü netletşi. Kardan adamın bir kolu yoktu. Dedim ya, çocukluk hafızası çoğu şeyi siliyor ama her şeyi silmiyordu.
başlık yok! burası bom boş!