1. 1.
    +1
    TENKiT ANLAYIŞI

    Batı' nın Realizm' ini Türkçeye getiren kişidir. Edebiyata "ilmî tatbik" der. Müşahedeye, gözleme çok önem verir. Pozitivisttir. Askerdir. Batıda fotoğraf, vision, resim gibi sanatlar gelişir; çünkü Batı, görünene önem verir. Eski edebiyat görünmeyene, öte duygusuna, maneviyata önem veriyordu. Beşir Fuad akla, mantığa, görünene, bilime, araştırmaya, incelemeye, gözleme önem verir. Hise ve duyguya önem vermez. Determinizm' deki gibi her seyin sebep-sonuç ilişkisiyle açıklanmasını ister.

    Romantizm' e Tenkit:
    Romantizm' deki "bence, bana göre, öyle hissediyorum" gibi söylemlere karşı çıkar. Bunun yerine herkes için muteber, anlaşılır, evrensel ifadelerin kullanılmasını ister. Matematik, fizik biyoloji her yerde aynıdır. Dil, tarih vb farklıdır. O, müsbet ilme değer verir. Her ne teklif edilecekse, teklifin yerine hangi reaksiyon konulacaksa bütün bunların delillerle ve bürhanla açıklanmasını ister. Realizm görmeye ve gördüklerini ayrıntılarıyla anlatmaya dayanır. Herkesin aklıyla kabul edeceği objektif ölçüler olduğunu söyler.
    Edebiyat, Şarkta edeb kökünden türer. Realistlerle romantiklerin ahlak dersi verme biçimleri farklıdır. Herkes Celalettin Harzemşah gibi büyük bir kahraman olamaz. Realistler, hayatın kötü ve çirkin yönlerini de gösterirler. Böylece kötüden sakındırarak bir ibret tablosu oluştururlar veya iyiye özlem uyandırırlar. Romantik Namık Kemal de intibah (Uyanış) romanını ders vermek için yazar. Ancak bu, içten ve duyguların aşırı uçlarıyla yazılmıştır. Realist bir yazar, eserini oluştururken sonucları hazırlayan sebepleri eserinde belirtir. incelemeler, araştırmalar ve gözlemler yapar. Onun eseri duygunun aşırı uçlarına değil; bilgiye dayanır.
    Romantiklerin kahramanları harikulade ve olağan üstü kişilerdir. Hâmid ve Namık Kemal tarih sevgisini aşılamak için ya büyük kişiler oluşturmuşlardır ya da tarihi kişileri büyük göstermişlerdir. Bu, kasideciliğin mübalağalı anlatış tarzının devamıdır. Bunlar örnek alınmamalıdır.
    Beşir Fuad, hayret ve hayranlık uyandırmak konusu üzerinde durur. Bir yazar, meraklı bir okuyucunun dikkatini karınca üzerine çekmek istiyorsa Romantikler gibi eseri şişirmek yerine araştırma yolunu tutmalıdır. Şişirmek daha çok istiare yoluyla yapılır. Araştırmaksa incelemek ve gözlemlemek vasıtasıyla yapılır.
    Beşir Fuad pozitivizme, ilme yansıması olan müsbet ilme, edebiyata yansıması olan realizme önem verir. Eskiden insanlar, dünyayı tanımadıklarından varlığa masalvarî bakıyorlardır. Olgun insan, hakikatten hoşlanır.

    Ağlamak Üzerine:
    Besir Fuad Realist edebiyatı savunmak için romantik edebiyatı olumsuz gösterir. Recaizâde Mahmud Ekrem, Romantik santimental edebiyatın en büyük temsilcisidir. Duygu ve his, ağlamak, hüzün vb kavramlar onun için önemlidir.
    Mustafa Reşif Gözyasları başlığını koyduğu şiir kitabına Beşir Fuad' dan bir takriz yazısı ister. Ancak bu, onun istediği gibi bir takdir yazısı olmaz. Fuad yapıtı övmekle başlar, sonra göz yaşlarının fizyolojik tasvirini yapar.
    Daha sonra Saadet gazetesinde Ağla Gözlerim Ağla başlıklı bir yazı yazar. Bu yazısında Mustafa Reşid' den çok Ekrem' le alay eder. Çünkü Mustafa Reşid' in kitabına takriz yazan Ekrem gözyaşlarının hisleri ifade eden ulvi bir şey olduğunu söyler. Fuad' sa bunun, onların sandığı gibi ulvî bir şey olmadığını ifade eder.
    Fuad' a göre insanı hayvandan ayıran şey ağlamak değil gülmektir. Deliler, çocuklar ağlar. Gülmek, insana daha çok yakışır.
    Sonunda Ekrem, ağlamaktan vazgeçer. Realist tarzda yazdığı Araba Sevdası romanından Bihruz' un bir hiç, yalan hayal uğruna ağlamasına okuyucu güler. Bihruz' a romantik yapıtlar okutturarak Romantizm' in tenkidini yapar. Flaubert de Emma Bovary' ye romantik kitaplar okutturuyordu. iki yazar da romanlarında Romantizm' in parodisini yaparlar. Muhsin Bey yahut Şairliğin Hazin bir Neticesi hikayelerinde de yapar bunu. Şemsa hikayesini direk Realist tarzda yazar. Bu yapıtlarında gözleme yer vermiştir. (Ahmet Midhat, Beşir Fuad' dan etkilenerek Müşahedat romanını yazar.)
    Kendisine " edip bile değilsiniz, edipleri tenkit ediyorsunuz" diyen Mustafa Reşid' e tenkit etmek için edip olamanın şart olmadığının, delil göstermenin yeterli olduğunu söyler.
    Tenkitli Biyografileri:
    Verlain' e Victor Hugo' ya tenkitli biyografi yazar. Verlaine ilme, akla, gözleme ve deneyime önem veren, Fransız ihtilali' yle ilgili yazılar yazan biridir. Bu yüzdne Verlain' i beğenir. Beşir Fuad da Verlain gibi Deist' tir.
    Victor Hugo' nun ölümünden iki ay sonra aşırı hayranları onun hakkında kitap yazmayınca Beşir Fuad, bu işin kendisine düştüğünü söyler. Hugo' nun hayatını, yapıtlarını ve Klasizm' le mücadelesini anlatır. Edebiyatımızda yazılan ilk tenkitli biyografidir. Victor Hugo' yu yüzde yüz büyük biri olarak göstermez. Natüralizm ve Emile Zola üzerinde durur. O yıllar, Natüralizm' le ilgili münakaşaların bile sona erdiği yıllardır. Victor Hugo da bazı kişilerce tenkit edilmiştir. Bu, Besir Fuad' ın Avrupa' daki gelişmeleri yakından takip ettiğini gösterir. Bu tartışmalardan Türkiye' yi haberdar eden de odur.

    Dönemin Gençleriyle ilişkisi:
    Menemenlizzde Tahir ve Mustafa Reşid gibi Romantik gençleri tenkid eder. Fazlı Necib ve Muallim Naci gibi meraklı gençleri aydınlatır ve onlarlar mektuplaşır. Selanikli Fazlı Necib' le mektupalşmaları Mektubât adıyla, Muallim Naci' yle mektuplaşmaları intikad adıyla anıla gelir.

    Mektubat:
    Fazlı Necib, Beşir Fuad' a Victor Hugo kitabındaki bazı hususları anlamadığını söylrr. Fuad onu aydınlatır. Bu kitabın fenni sevmeyen bazı müteşairlerimizi hiddetlendireceğini, bu yüzden bu kitabı okumamalarının daha iyi olacağını belirterek onlarla alay eder ve onları küçümser. Edebiyatta hakikat kavramı önemlidir. Bunun için de fenle meşgul olunmalıdır. Beşir Fuad, birçok edebiyatçı genci etkiler. Birçok edebiyatçı genç fene merak salarlar. Çıkan birçok gazete ve dergi adı fenle ilgilidir: Hazine-i Fünun, Servet-i Fünun, Mektep, Güneş.
    Kendisine edip diyen Fazlı Necib' e " fen meraklısı" olduğunu söyler. Birçok edebiyatçıya göre ilmi bilgisi daha fazladır.
    Edebiyat ve fenni birbirinden ayırmak gerekir; ancak fen, edebiyatı geliştirir. Victor Hugo' nun hakikate uyan yapıtları insanlığa hizmet ederken uymayan yapıtları tam aksine yol açar.

    Edebiyat-Fen Meselesi:
    Fazlı Necib sorar: Ahlak mı daha önemlidir, fen mi? Bunlardan hangisi önce gelmelidir? Emile Zola' nın ahlaka aykırı; ancak gerçeğe uygun yapıtları vardır. Bu doğru mudur?
    Beşir Fuad' a göre ahlak çok önemlidir. Ancak fen, maneviyata daha çok hizmet eder. Batılı ülkelerdeki ahlakla refah, şevket, kudret, servet ve fenle ilim birbirleriyle doğru orantılıdır.
    Devletini seven, vatanının ve milletinin istikbâlini ve selâmetini düşünen her Osmanlı ciddi vir biçimde fenne hizmet etmelidir. Beşir Fuad böylece edebiyatı fenle birleştirerek Realizm' i milli edebiyatın temeli yapmaya çalışır. Bir önceki neslin Romantik, vatansever, duygusal eedebiyat anlayışı kaybolur. Tevfik Fikret bunu daha da ileri görürür.
    Beşir Fuad ilmin esası olarak matematiğo görür. Daha sonra edebiyatla daha yakın olan anatomi ve fizyoloji gelir. Bu iki fenle ilgili Beşer diye bir kitap yazmakta olduğunu söyler.
    Fazlı Necib ilmin ahlaka hizmetini kabul eder. Ahlak, ona göre daha önce gelmelidir. Bir yönüyle Beşir Fuad' a katılır.

    Beşir Fuad' ın Victor Hugo kitabıyla Fazlı Necib ve Menemenlizâde Tahir ilgilenir.

    Hisler ve Sinirler:
    Fazlı Necib edebiyata etki eden hislerin üzerinde durur. Bir yazı okumuştur
    Alman âlimin birine göre hisler, ışıktan beş kat yavaş bir hızla; yani saniyede yüz ciksen adım kat ederek bünyeye etki ederler.
    Beşir Fuad hisleri bile fizyolojik olarak açıklar. Ekrem' e hücum eden Ağla Gözlerim Ağla yazısında bunu açıkça belirtmişti. Beşir Fuad zamanın gençlerine biraz daha insaflıdır.

    Yeni Bir Üslub:
    Hâmid duygu yüklü, karanlık, müphemlikle dolu şiiri Makber Mukaddimesi' nde müdafaa eder. Ekrem de Talim-i Edebiyat' tan beri onun gibi düşünür ve sanatkârane üslubu savunur. Beşir Fuad' sa aklı ve vuzuhu sever, duygusallıktan hoşlanmaz. Ekrem Ağla Gözlerim Ağla yazısından sonra Realist tarzda, gözleme dayalı ürünler vermeye başlar.

    Şiir ve Çağ:
    Fen ve ilimle uğraşan biri edebiyatı geri döndüğünde bazı şairlerin söz sanatları imal etmekten başka bir şey yapmadığını görür. O şairler, ilmi edebiyata yarım yamalak yansıtır. Bu şairlerden ilimce yüksek olunduğundan bir şey ôğrenilemez. Onların yapıtlarından uzak durmak gerekir. Bu tür ürünlerin tek faydası akıllı kişileri terakki asrında bôyle şeyler yazılması dolayısıyla şaşırtmasıdır. iyiyle kötü eser arasındaki fark ortaya çıkar. Onları örnek almamak gibi bir ölçü getirir.
    Muallim Naci' nin ilmin şiire üstünlüğü konusunda tereddüt etmediğini belirtir. Şiirlerini ve makalelerini toplayıp yayınlayacağını söyler; ancak ömrü yetmez.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Hugo ve Zola:
      Edebiyatı batıl inançlardan ve hurafelerden Emile Zola kurtarır. Hiakye yazmakta hünerlidir. Victor Hugo da büyüktür; ancak Emile Zola daha büyüktür.
      Victor Hugo Cousin' i örnek alırken Emile Zola Littre' yi örnek alır. Cousi; Decartes, Kant, Leibnitz' i birleştiren, Hegel' i örnek gösteren iyimser biridir. Littre' yse ilme değer veren Auguste Comp' ttan etkilenen ve dil çalısmalarında bulunan bir felsefecidir.

      irsiyet ve Zola:
      Firengi bir babanın evaldı da firengilidir. Çocukta olmayan şey, torunda çıkabilir.
      Zola Rougan ve Macquart roman serilerinde iki aileyi ve onların evlatlarıyla torunlarını anlatır. Birinin annesi deli, birinin babası alkolik iki kisi evlenir. Çocukları da alkolik, deli, fahişe vb olur. Seride başka kitaplar da vardır.
      Fazlı Necip, Besir Fuad' a bu konuda katılır. Ahlak da irsiyet yoluyla nesilden nesle geçer.
      Beşir Fuad' ın da annesinin pgibolojik rahatsızlıkları vardır. Beşir Fuad da çeşitli nedenlerden dolayı intihar eder.

      Mektuplaşmalar:
      Batı edebiyatını çok iyi bilen Beşir Fuad, Muallim Naci' yi bu konuda aydınlatır. söz sanatlarından söz ederler. Fuad, Naci' nin gerçekten dem vuran bir şiirini beğenir. Naci, ilk tartışmayı başlatanın zalim olduğunu söyleyerek Ekrem' e göndermede bulunur. Burada dengeli olan Muallim Naci, Zemzeme - Demdeme tartışmasında alıngandır.

      NOT: Menemenlizâde Tahir "şiir gerçeklerden söz etmek zorunda mıdır" diye sorar. Beşir Fuad cevap verir. Edebiyat, alelade sözden elbette farklı olacaktır. Bu da söz sanatlarıyla sağlanır. Bunda bir mahsur yoktur. Ancak dili tabiî kullanmak önremlidir.
      ···
   tümünü göster