0
-neden yazmadın?
+telefonunu kaydetmeyi unutmuşum.
-ciddi misin sen?
+yazmanı bekledim bu yüzden, sözünü tumadın.
Telefonumu çıkartıp mesaj yazdım peşisıra. Okumasını bekledim.
-özür dilerim yazmadığım için, söz vermiştim değil mi, bak şimdi yazdım işte!
Okuduktan sonra "saylanmazz!" Diye bağırdı. Gülüştük yine. işin yoksa gezelim mi biraz? dedi ve yola koyulduk.
-bu manzarayı seviyorum. Bana çocukluğumu hatırlatıyor. Denize bakmak için güneye dönük başım, çocukluğumda ise hep kuzeye bakardım.
+söylediklerin beni de çocukluğuma zütürdü.
Dedi ve konuşmayı kısa süreli kestik. Havalar soğumaya başlamıştı kışın gelişiyle. Alışmıştı o da yeni şehre benim gibi. Çok fazla insanla taniştiğından ama yalnız hissettiğinden bahsetti;benim gibi. Bir şeylerin ekgib olduğunu hissettiğini söyledi yine ben gibi. Çok yakın hissediyordum kendime. Soğukla kendime geldim ve "hadi kalk, üşüyeceğiz."dedim.
-ama kalkmak istemiyorum ki.
+burada da kalamayız ama.
-kalırız, sarılsana bana.
+böyle mi ısınmayı düşünüyorsun?
-eveet.(dedi pis pis sırıtarak.)
+peki bana kim sarılıp ısıtacak?
-onu da sen düşün.
Sarıldım, sarılmanın insanın ruhunda ne kadar iz bıraktığını, bağımlılık haline geldiğini anlamadığım, bilmediğim zamanlarda. Sarılmayı özlemenin düşüncelerin dar ağacı olduğunu bilmediğim vakitlerden birinde..