0
"Ne diyeyim sana? Sabah akşam uğraşıyorum işte. Ayrıca
kişisel dertlerine ben derman olamam. Sihirbazım ben, terapist
değilim ki!"
Pazar akşamüstü, Emma kendisini banyoya kilitlemişti ve
Kugelmass'ın seslenmelerine cevap vermiyordu. Kugelmass cam-
dan buz pateni pistine baktı ve intiharı düşündü. Bu kadar alçak
bir katta olmasaydık çoktan atlamıştım, dedi kendi kendine.
Avrupa'ya kaçsam, hayata baştan başlasam ... Belki o genç kızlar
gibi lnternational Herald Iribune satarak para kazanabilirim.
Telefon çaldı. Kugelmass, ruhsuz bir hareketle aldı ahizeyi.
"Getir kızı," dedi Persky. "ifadesini aldım sonunda."
Kugelmass'ın kalbi durayazdı. "Ciddi misin?" dedi. "Hallet-
tin mi?"
"Şanzımanında pislik varmış. Nerden bileceksin karde
şım. ?"
.
"Sen var ya, dahisin Persky. Bir dakika sonra ordayım . O
kadar sürmez bile."
Aşıklar tekrar aceleyle Persky'nin evine gittiler ve Emma
Bovary dolaba kutularıyla birlikte bir kez daha girdi. Bu kez
öpüşmediler. Persky kapakları kapattı ve dolabın tepesine üç kez
vurdu. içlerini ferahlatan pat sesi geldi ve Persky dolaba bak-
tığında kadının ortadan kaybolduğunu gördü. Madam Bovary,
romanına dönmüştü. Kugelmass ciğerlerini patlatırcasına iç ge
çirdi ve sihirbazın elini büyük bir şevkle sıktı.
"Bitti bu iş," dedi. "Dersimi aldım. Bir daha karımı asla al-
datmayacağım. Yemin ederim." Persky'nin elini tekrar sıktı ve
adama bir kravat armağan etmesi gerektiğini aklının bir köşe-
sine yazdı.
Persky bu olaydan üç hafta sonra, güzel bir ilkbahar günü
nün akşamında, zilin çalması üzerine kapıyı açtığında, karşısın-
da mahcup mahcup sırıtan bir Kugelmass buldu.