0
Şüphe yok ki Emma da Kugelmass kadar mutluydu. Heye-
can için yanıp tutuşan kadının aklı, Broadway'deki gece hayatı,
hızlı otomobiller, Hollywood ve televizyon yıldızlarının hikaye-
leriyle uçup gitmişti.
O gece Kugelmass ile Abbe Bournisien kilisesinin yanından
geçerlerken, "Bana 0.J. Simpson'ı tekrar anlatır mısın?" dedi.
"Ne diyebilirim ki? Muhteşem bir adam. Kırmadığı hız ve
sayı rekoru yok gibi. Nasıl hareketler, görsen. Dokunamıyorlar
bile."
"Ya Akademi Ödülleri?" dedi Emma hasretle. "Kazanmak
için her şeyimi verirdim."
"Önce aday gösterilmen gerek."
"Biliyorum, anlattın. Ama bence oyunculuk yapabilirim. Ta-
bii bir iki ders almam gerekecektir. Belki Strasberg'den. Sonra,
doğru menajeri bulursam ... "
"Bakarız, bakarız. Persky ile konuşurum."
O gece Persky'nin evine dönen Kugelmass, Emma'yı büyük
şehre yanına aldırma düşüncesini adama açtı.
"Bir düşüneyim," dedi Persky. "Yapabilirim belki. Daha tu-
haf şeylerin gerçekleştiği görülmüştür." Tabii iki adamın da aklı
na daha tuhaf bir olay gelmiyordu.
"Sen zırt pırt ne cehenneme kayboluyorsun?" diye çemkirdi
Daphne Kugelmass, akşam eve dönen kocasına. "Bana bak, bir
yerlerde dost mu tuttun yoksa?"
"Tam addıbını buldun," dedi Kugelmass bitkince. "Leonard
Popkin ile birlikteydim. Polonya'daki sosyalist tarım politikala-
rından söz ettik. Popkin'i tanıyorsun. Konunun delisi adam."
"Son zamanlarda bir tuhaflık var sende," dedi Daphne. "Çok
dalgınsın. Babamın doğum gününü unutma da. Bu cumartesi."
"Tabii, tabii," dedi Kugelmass banyoya giderken.