+1
diğinde de bana sesleniver, göz açıp kapayıncaya kadar çıkar-
tırım seni."
"Persky, yakın zamanda akıl hastanesinde bulundun mu?"
"Ciddiyim diyorum sana," dedi Persky.
Kugelmass hala kuşkuluydu. "Yani evde yaptığın şu uydur-
ma dolap bana böyle maceralar mı yaşatacak?"
"iki onluğa patlar."
Kugelmass cüzdanını çıkardı. "Görmeden inanmayacağım
ya, neyse," dedi.
Persky paraları cebine tıkıştırdıktan sonra kitaplığına dön-
dü. "Kiminle tanışmak istersin bakalım? Rahibe Carrie? Hester
Prynne? Ophelia? Saul Bellow'un yazdığı biri de olabilir. Temple
Drake'e ne dersin? Gerçi senin yaşında adamı biraz zorlar."
"Fransız olsun. Bir Fransız kadınla aşk yaşamak istiyo-
rum. "
"Savaş ve Barış'taki Nataşa'ya ne dersin?"
"Fransız dedim. Buldum! Emma Bovary olur mu? Tam bana
göre biri."
"Nasıl istersen Kugelmass. işini bitirdiğinde sesleniver."
Persky, Flaubert'in romanını dolaba koydu.
"Güvenli bir numara mı bu?" diye sordu Kugelmass, Persky
kapakları kapatırken.
"Şu çılgın dünyada güvenli bir şey kaldı mı?" Persky, dolabın
tepesine üç kez vurdu ve kapakları tekrar ardına kadar açtı.
Kugelmass kaybolmuştu. Aynı anda, Charles ve Emma
Bovary'nin Yonville'deki evlerinin yatak odasında buldu kendi-
sini. Karşısında, ona arkasını dönmüş, yatak toplayan güzel bir
kadın vardı. inanamıyorum, diye düşündü Kugelmass, doktorun
yanıp tutuşan karısı karşımda. Tekinsiz bir durum. Ben burada-
yım. Kadın da o.