Napıcağımı bilemiyodum bu olay benimde başımı yakıcaktı çünkü Selahattin Melihi öldürmemi istiyecekti. Ondan medet umamazdım ama eninde sonunda öğrenecekti. Başka çarem yok be melih diye söylendim kendi kendime.
Selahattnin yanına gidip durumu anlattım ve onun için bir kaçış imkanı istedim.
Beklediğim tepkiyi ne yazıkki aldım.
- Nee.! diye bağırdı ilk önce sonra devam etti.
Olmaz bu istediğin imkansız artık onunla işini bitir Furkan dedi. Tabi kastettiği onu öldürmemdi.
+ Yapamam. Bunu benden isteme.
- Başka bi adam ayarlarız canını sıkma.
+ Hayır bu iş kökten olmayacak.
- Eğer o çocuk yakalanırsa seni ele vermiyeceğinin garantisi yok. Eğer sen yakalanırsan benim adamım olduğun az çok kimseler tarafından duyuldu. Bu yüzden bunun riskini alamam. Dominodan bir taş düşerse bütün domino taşları yıkılır . O yüzden o çocuk ölecek okadar. dedi.
Yanından çıktım çaresizce Melihi aradım eskiden kaldığımız depoya çağırdım.
Depo da elimde silahla bekliyordum. Deponun kapısı yavaşça açılıp kapandı. Gelen Melihti yanıma oturdu.
- Hiç konuşmana gerek yok abi. Dinle beni... Ben buraya, beni öldürüceğini bilerek geldim. Bunu biri yapıcaksa sen ol istedim. Zaten hapse girsemde yaşatmazlar beni biliyorum. O yüzden korkmuyorum abi sık bana kurtul benden. dedi ve gözünü kapattı.
Silahımı doğrulttum ilk defa birini vurucakken elim titriyordu.
- Abii .. Uzatma artık nolursun .. Furkan abiii. !! diye bağırdı.
Silahımı indirip sinirimden ve çaresizliğimden bağırdım .
+ Olmuyo lan olmuyoo. Seni öldüremem oğlum ben.
Gözlerindeki yaşları sildi. Sarıldı bana
- sen benim ölene kadar canım kanım kalacaksın abim dedi.
+ Nolursa olsun telefonunu açık tut ve benden haber bekle saklanman gerek sakın yakalanma şimdi çık burdan dedim. Ve yine silahımı Melihe verdim.
Evin yolunu tuttum. Eve vardığımda Selahattinin korumaları kapıda bekliyordu tam silahıma davranacaktımki arkamdan sert bir cisimle vurdular. Bilincimi yitirdim.
Uyandığımda Ormanlık bir alandaydım önümde etrafı aydınlatan bir ateş yanıyordu.
+ Nere getirdiniz lan beni. diye sayıkladım.
Korumalardan biri yumruk attı sonra ardından diğeri bir müddet yumrukladılar.
sonra Selahattin durun anlamında elini kaldırdı.
- Niye sözümü dinlemiyosun bak şimdi ölüceksin. Şimdi bana melihin yerini söyleki seni salayım. Dedi
Yüzüne tükürdüm.
+ Yerini bilmiyorum bilsemde söylemem. Söylesemde beni öldürürsünüz bu yüzden. Başını alırsın dedim.
Ağzımda büyük bir acı vardı dudaklarım patlamıştı ve yanağım yarılmıştı.
Bu sefer sopayla birkaç kere karnıma ve belime vurdular. Bağırmaya başladım .
+ Durun durun söylicem. durup beklediler.
- Hadi söylede işimize bakalım . dedi selahattin. Bağırarak türkü söylemeye başladım.
+ Ne sen leyla\' sın ne de ben mecnun
Ne sen yorgun ne de ben yorgun
Kederli bir akşam içmişiz sarhoşuz hepsi bu
- Ulan muallak bizimle dalgamı geçiyosun diye vurmaya başladılar. Gülerek yeniden bağırdım.
+ Ne söyliceğimi söylemedimki muallakler.
Selahattin en sonunda dayanamadı. Silahını çekip kafama koydu.
- Bu inadın nedendir bilmiyorum Furkan ama kendine yazık ettin. dedi .
+ Eğer ıslanıcaksan bunu havuzda yapmalısın Selo. dedim gülerek. Yediğim darbelerden başım dönüyordu. Heryerim kan olmuştu.
silahın horozunu geriye doğru çekti. artık ölümle aramda milimetrik parmak hareketleri kalmıştı. Gözlerimi kapattım
Kulaklarımda çınlayan silah patlama sesi duydum. Ölmüşmüydüm.? Ama hala silah patlama sesleri yankılanıyordu boğuk bir şekilde kulaklarımda. Gözlerimi açıp derin bir nefes aldım. Etrafımdaki dört kişi yani selahattin ve 3 adamıda ölmüştü.
--
bölüm sonu soundu :
https://www.youtube.com/watch?v=AK58u_sFiMQ