+1
Ilk bölümüne baktım, daha doğrusu dinledim arka fonda çünkü biliyorsun türk dizileri yavaş konuyu işlemeleri ile ünlü ve çok da müsait olduğum söylenemezdi o anda. Neyse öncelikle oyunculuk türk standartları icerisinde gayet güzel. Hani hiçbir karakter için bu çok olmamış diyemem. Hayatin içinden karakterler. Hani michael gibkofield gibi oha amk dedirtmiyorlar. Genel izleyici kitlesine hitap eden bir yapım olmuş. (Bu yüzden iyi tuttu.) Ama umberto eco gibi yasasa elini öpmeye napoliye gideceğim bir yazardan bahsetmesi ile iyi yakaladı beni. Böyle değinmeler görmek türk diziciligi acisindan bir devrim.
Alfalık mevzusuna gelirsek, Can alfa değil. Sadece iyi sagaltim uygulanmış ve işini iyi yapan bir insan. Savunma mekanizmasinin farkında değil.(bir insan pgibolog olup da nasıl olur da Bunu farkedemez, biraz tiriviri olmuş.) Her neyse örnek alınacak tek kısmı deniz ve canın entelektüelligi. ( canın derste söylediği sanattan zevk alamazsanız iyi bir pgibolog olamazsınız sözüne katılıyorum.) Bir de insanları kendi iç dünyasına kavuşturmak ve onlara kendileri gibi hissettirmek kesinlikle cinsel çekim uyandırıyor. Boşuna pgiboloji kitabı önermiyoruz burada mk.
Edit: Yazıma bir baktım da dizinin ilk bölümünü izlemeyen birisi için anlamsız duruyor. Ilk bölümünü izledikten sonra okumani tavsiye ediyorum. Bu arada son kısımda bahsettiğim sagaltim ve pgibolojik terapi mevzusunu ben de yaşıyorum. Sadece partnerim bunun farkında değil. Sadece benim yanımda kendisini huzurlu ve "kendi" gibi hissediyor.