-
26.
0O manzara karşısında benim yarak kazık gibi oldu tabii. Zeynep Doktor edasıyla Fidan’ın züt deliğini biraz inceledikten sonra, bilgiç bir tavırla, “Hmmm! Tamam, büzüğün yırtılmış! Ama korkulacak birşey yok, kendi kendine iyileşir!” dedi. Sonra kendi eliyle Fidan’ın külodunu yukarı çekti. Fidan da doğruldu ve kot pantolonunu çekti yukarı, düğmesini ilikledi.
Ben de Zeynebe, alaycı bir gülümsemeyle, “Göreceğini gördün mü Doktor hanım? Kız bakiremiymiş?” dedim. Zeynep sinirle ayağa kalkarak karşıma dikildi, “Sen sus, konuşma! Ulan madem okadar azgınsın, köyde gibilecek okadar karı kız var, hepsi de yarak diye geberiyor, bir kaş göz etsen altına dünden yatacaklar, git onları sıraya düz, gib hepsini de! Ama Fidan’dan ne istiyorsun salak? Hem sen dur bakalım, bu yaptığınızı teyzeme ve dayıma söylediğimde, böyle sırıtmaya devam edecekmisin, göreceğiz!” dedi.
Fidan korkmuştu, ağlamaya başladı, “Abla, söyleme ne olur!” diye yalvarıyordu. Doğrusu ben de acaip tırsmıştım, babam bu yaptığımı duysa kalp krizi geçirirdi kesin. Buna izin veremezdim, ses tonumu yükseltip, “Saçmalama Zeynep! Kimseye birşey söylemeyeceksin! Ya değilse…” dedim tehditkar bir şekilde. Zeynep diklenerek, “Evet, ya değilse ne yaparsın?” dedi. işin tuhaf tarafı, yarım bıraktığım cümlenin gerisini nasıl tamamlayacağımı ben de bilmiyordum, çaresizlikten yarım çıkmıştı ağzımdan. Ve Zeynep yememişti Blöfümü, pis pis sırıtarak, “Ben gidiyorum, şimdi söyleyecem, görürsün sen birazdan!” dedi ve kapıya yöneldi.
Tepem attı birden, “Nereye gidiyorsun dıbına koduğumun huursu!” diye bağırıp, Zeynebi kolundan tuttuğum gibi yatağa fırlattım. Bu sefer şok olma sırası Zeynep de idi, bunu yapacağımı beklemiyordu. Kalkmasına fırsat vermeden sırtüstü yatırıp üstüne çıktım, ellerini tuttum ve bacaklarının üstüne, kasıklarına yakın oturdum. Fidan’a da, “Kes ağlamayı da, git salondan telefonumu getir, çabuk!” diye bağırdım. Fidan robot gibi salona koştu. Zeynep ise telaşla, “Bırak beni! Ne yapacaksın? Kalk üstümden!” diyere
başlık yok! burası bom boş!