0
Ceylin geldi bir 10 dakika sonra, o güzel suratında mahçup bir bakış vardı. Ne zaman söyleyecektin dedim, ben denedim ama yapamadım dedi. Geleceğinden şüphelenmiştim ama gelmezsin sanıyordum dedi. Ne önemi var ki geldim işte bu şekilde böyle daha mı iyi olmuştu? Haklısın özür dilerim dedi. Güldüm, 600 kilometreyi ben bu iki kelimeyi duymak için mi gelmiştim? Özür dilerim bu iki kelimeyi o anda duymak çok acınasıydı. Sustum ve oturdum, bir sigara çıkarıp yaktım oda yaktı, gözümü ayırmadan suratına baktım dakikalarca. Onu son kez inceliyordum, o fındık burnu, kızıl saçları, sesi, kokusu her şeyini beynime kazıyordum. Bir şeyler anlatıyordu, özür diliyordu. Ben yola çıkarken sanmıştım ki, giderken iki çiçek yaptırırım, Birisi geçmiş olsun için birisi Ceylin için, birde Tekila alırım Ceylin'in en sevdiği içki... Çalarım kapısını, sarılırız, güzel zamanlar geçirip bir kaç gün kalıp ayrılırım diye sanıyordum. Keşke öyle olsaydı be. Bir anda o konuşurken gözüm yanda ki hastane tabelasına kaydı, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi... dedim sonum bu herhalde. Tekrar bir combonun içinde kalmıştım yine hayatım gibilecekti ve beni kurtaracak kimse yoktu bu kez. Nasıl oldu bilmiyorum ama bir şekilde beni ikna ettiler ve eve zütürdüler.