/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 426.
    +10
    Onur

    Hafsa ile birlikte saatlerdir Ahmet'in başında bekliyorduk ama durumu hâlâ aynıydı. Belli belirsiz nefes alışı dışında hiç bir yaşam belirtisi göstermiyordu. Bu arada nihayet korkularını yenmeyi başarmış arkadaşlarım odalarından çıkmışlardı.

    Barış sendeleyerek zar zor yürümekte olan Tahsinin koluna girmiş ayakta durmasına yardımcı oluyordu. Hepsi beni gördüklerinde her an kontrolden çıkıp onlara saldırabilecek vahşi bir hayvanmışım gibi bakıyorlardı. Bunun zoruma gitmediğini söylersem yalan olurdu.

    " Merak etmeyin, kendimdeyim." Benim bunu söylemem pek işe yaramamıştı hâlâ bana ürkek bakışlarını atıyorlardı. Tahsin dışında o bana bakmıyordu bile gözü Ahmet'in üzerindeydi. " Ne oldu ona!" Sesi titrek çıkmıştı onun için endişelendiği aşikârdı. " Kendi başına şeytan kefeni yöntemini kullanarak Berzah alemine gitmiş. Onu ormanda başında cini ile yatarken buldum. Gittiği yerde bir şeyler ters gitmiş sanırım."

    " Peki senin ormanda ne işin vardı. Burada bağlı değilmiydin!" " Yaralı olmama rağmen sevgili arkadaşını onca yol kucağımda taşıdım ve bir teşekkür bile etmiyorsun!"
    " En başında onu öldürmeye çalışmasaydın belki ederdim"
    Anlaşılan buradaki işim Ahmet'i ikna etmekle sona ermeyecekti. Normal şartlar altında olsaydı " Hayatta kalmak için gerekeni yaptım!" derdim ama onlara ihtiyacım vardı.

    " Yaptığım hatanın farkındayım ve elimden geldiğince telafi etmeye çalışıyorum. Bende oyuna getirildim tıpkı sizler gibi! inan bana dersimi aldım!" Barış onu karşıdaki boş kanepeye oturttu ve hepsi yanına dizildi. Vücut dilinden anladığım kadarı ile acı içindeydi, yine de bana karşı tavrını korumaya çalışıyordu. Anlaşılan yaşananlar onu da güçlendirmişti. Eskiden olsa ufacık bir özür ve pişmanlık dolu bakışlar karşısında hemen yelkenleri indirirdi.

    " Nedense sana inanasım gelmiyor yine bir şeyler karıştırıyorsun ve bu sefer tuzakların işe yaramayacak! Bende hatalarımın farkına vardım Ahmet seni sürükleyerek buraya getirdiğinde ondan korkmuştum. Diğerleri gibi ben de ona sırt çevirmiştim ama senin arkadaşın evi başımıza yıkmaya kalktığında o bizim için kendini öne atmaktan çekinmedi. Bizim için bir ifrit ile yüzleşmekten geri durmadı! Sen daha ilk problemde bizi sattın, seni bırakmaları karşılığında onu ölüme zütürmeyi kabul ettin! Şimdi o burada yarı ölü yatarken karşıma geçmiş pişmanım diyorsun ama bu raddede pişmanlığın bir önemi kalmıyor! " Ondan duyduklarım neredeyse beni gerçekten etkilemişti, işler içinden çıkılmaz bir hâl almıştı.

    Bu ne ara her şeyi bu denli ciddiye alır olmuştu. En yumuşak başlı olan Tahsin'in bile tavrı buysa diğerlerini ikna etmek sandığımdan çok daha zor olacaktı. Ona uygun cevabı verebilmek için düşünürken merdivenlerin başından gelen hafif öksürük sesi ile oraya döndüm. Hüddam bir elini duvara yaslamış her an yere yığılacakmış gibi görünüyordu.
    Anlaşılan Kâbir onu fena hırpalamıştı. Recep ona yardımcı olmak için yerinden kalkacakken boşta olan elini ileri uzatarak ona durmasını işaret etti.

    " Ahmet'e bakmam gerek. Yolu açın yeter." Sanırım yolu açmaktan kastı ben ve Hafsanın başından çekilmemizdi. ikiletmeden oturduğum yerden yavaşça kalkıp karşıdaki duvara gittim ve sırtımı duvara yasladım. Bir yerden destek almadan ayakta duramıyordum. Hafsa da Ahmet'in ayak ucuna gidip beklemeye başladı. Hüddam yalpalayarak gelip ahmetin baş ucunda yere diz çöktü ve sağ elini alnına koyup bir şeyler okumaya başladı.

    Gözleri kapalı olmasına rağmen göz kapaklarının üstünden irislerinin hareket halinde olduğu anlaşılıyordu. Rüya görür gibiydi bir süre sonra alnından terler akmaya ve kegib nefesler almaya başladı. " Ne yaptın sen oğul!" Hızla gözlerini açıp derin bir nefes aldıktan sonra kurduğu ilk cümle bu olmuştu.

    " Bilinçsizce yaptığı ritüel ve Berzah aleminde görmüş olduğu işkence onu bitap düşürmüş. Ruhu bedenine dönmeye güç yettiremeyince arafta kalmış. Bedenine olanları hissedebiliyor bağları kopmamış ama zayıf! Eğer müdeahalede gecikirsek oradan ömür billlah kurtulamaz!"

    " Ne gerekiyorsa hemen yapalım hocam, oraya bizim için gitti ondan vaz geçemeyiz!"

    Aşırı heyecan yapmış olan Tahsin bir an yerinden kalkmaya tenezzül etse de acı ile inleyerek geri çöktü. Demek Ahmet'in tepkisizliğinin nedeni buymuş. Arafta kalmak kıyamete kadar karanlık ve sessizliğe mahkûm olmak anldıbına gelir. Epey uzun süreli bir işkence!!!
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster