-
376.
+19En büyük korkum her yanımı kuşatmıştı. Ama bir farklılık vardı korkumun gözlerinin içine bakarken benim olabileceğimden daha güçlüydüm. Zifiri karanlığın içinde yalnız dolaşırken neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ölmüşmüydüm?Tümünü Göster
Diğer dünya bundan mı ibaretti soğuk ve karanlık! Nereye gittiğimi bilmeden ilerliyordum. Görünen bir ışık veya ses yoktu, fazla sessizliğin insan akıl sağlığı için iyi olmadığını söyleyenler sanırım haklıydı.
Burada yalnız hissediyordum ve gerçekten deliliğin sınırlarında geziyordum. Bu işkenceden farksız dı kim bilir ne zamandır yürüyordum susuzluk boğazımı kavururken bacaklarım da artık dayanamıyordu.
içimdeki umut kırılmamak konusunda kararlı olsa da bedenimdeki her bir hücre isyan bayrağını çoktan çekmişti bile. Ne yapacağımı bilmiyordum, nasıl dayanacağımı bilmiyordum bildiğim tek şey bir an önce bulunduğum durumdan kurtulmak istediğimdi.
Bir süre daha titreyen bacaklarımla yürümeye devam ettikten sonra artık sürünmeye başlamıştım. Umutlarım yerini tükenmişliğe bırakmaya hazırlanırken bir şey oldu.
Yer sallanmaya başladı saniyeler içinde zifiri karanlığı bıçak gibi yaran kör edici bir ışık dört bir yanı kuşattı. En nihayetinde bir ses duydum derinlerden gelen puslu bir ses. Ruhumun en ücra köşelerine kadar işliyordu. Gözlerimi açmaya çalışıyordum ama mümkünmüş gibi git gide artan parlaklık buna izin vermiyordu.
Parlaklık arttıkça ses daha yakın ve güçlü gelmeye başlıyordu. Işık gözlerimin kapalı olmasına rağmen göz kapaklarımdan içeri sızmayı başarıyordu. Bu canımı o kadar yakıyordu ki çığlıklarım bu boş mekânı titretiyordu.
Çığlıklarımın arasından kulaklarıma ulaşan gür sesi en sonunda tanıyabilmiştim. Bu ezan sesiydi!
• **
Derin bir nefes eşliğinde gözlerimi açtığımda kendimi odada buldum sabah ezanı okunuyordu! Bütün arkadaşlarım başıma toplanmış bir şeyler söylüyorlardı. Onları görmemle içime dolan sevinç kelimelere sığamayacak cinstendi. Yaşadığım onca korkunç olay rüyamın içinde gördüğüm bir rüyadan ibaretmiş.
Ayağa fırlayıp bana en yakında duran Tahsine sarıldığımda şaşırdığı anlık tepkisizliğinden anlaşılabiliyordu. Kendine geldiğinde o da sarılmama karşılık verdikten sonra geri çekildik.
" Bu ne sevgi rüyanda mı gördün. " " Evet, başın bedeninde değildi! "
Aldığı cevaptan sonra bir anda gülen yüzü düştü ve elini boynuna zütürdü. Sanırım o sahneyi hayal etmişti.
" Siz neden başımda toplandınız? " Cevap yine Tahsinden gelmişti. " Çünkü yaklaşık on dakikadır çığlık atıp tepiniyordun seni o kadar sarsmamıza rağmen uyanmadın. Uyku faslımı berbat ettin. " Her zaman ki gibi kendince espiri yapmaya çalışmıştı sanırım. Ama olsun başsız bir bedendense ağzını bir türlü kapatamayan bu insanı tercih ediyordum. Biz kendi aramızda sohbet ederken kapı birden açıldı ve içeriye Mustafa hoca girdi.
" Sana büyü yapmışlar oğul! "
Hocanın girer girmez kurduğu bü cümle ve kireç kesmiş suratı neşeli ortama bomba gibi düşmüştü.
" Sen Onur'la kavga ettiğin sırada saçından almayı başarmış. Cinler onu kullanarak sana büyü yapmışlar seni delirtmek için ellerinden geleni yapacaklar! "
başlık yok! burası bom boş!