+36
Zeki olduğumu her zaman hissetmiştim. Belki de değildim ancak bana bir hocam çok destek oldu. Cumhur hocam.
Size şöyle anlatmak istiyorum. 1.5 yıl içerisinde beni 8. Sınıf derslerine kadar çalıştırmıştı. içimde istek olduğunun farkında. Ve eğitiminin bölüneceğini hissetmişti.
Babamla tanışan herkes bunu hissedebilir. Okuluma gelirdi. Oğlunuz çok iyi sınıf birincisi gibi övgüler alırdım. Ve cevabı bak bizim mala hele olurdu.
Çünkü onun amacı bir an önce büyüsün de para 4 e değil 3 e bölünsündü. Biliyordum. Okumamı hiç istemedi. O benim okumamı isterken. Benim başarımada kıyamayacaktı. Bu onu çıldırtıyordu.
4. Sınıfın sonlarında tüm matematik konularını bitirmiştik okulda. Ancak arkadaşım yoktu. Yani vardı da yoktu.
Sebebi ise o zamanlar gerçekten pgibolojik bir rahatsızlığ olmasıydı. Ağla diyerek bile beni ağlatabilirdiniz. Öylesine sürekli ağlayan bir çocuk nasıl dalgaya alınırdı. Tahmin ediyorsunuz diye umuyorum.
Ama çok komik mutluluklarım da vardı beyler. Komşunun bana verdiği bigibletle saat 1 e kadar gezerdim. Evde bir dayak yerdim ama değerdi. Her gün düşerdim. Babam döve döve tentirdiyot( yazımını bilmiyorum) sürerdi. Her gün düşerdim her gün. inat ederdim sürerdim.
Bigiblet 2 tekerli 18 vitesliydi. Yaşıtlarım ise kendi boyutlarında bigibletler kullanıyordu.
Hatırlıyorum da iftar zamanı topun sesini duyar bigibletle eve ışık hızında giderdim. Komikti. Ama çok mutlu olurdum.
Mutluluğun değeri bazen budur be beyler. Hiçbir şey. Ortada eğlenilecek bir durum yokken bile insan nasıl mutlu olabiliyor. Ve mutluluğum eve gelene kadardı.
Her gün mutsuz olduğunuz bir yere döner miydiniz?