+1
-1
Mevzuyu toplamak gerekirse...
1- Peygamber ve kuran ayrı olarak lanse ediliyor , fakat şu dönemi düşünmeyin. Kuran bir kitap değildi... Kuran ve hadis ikisi de peygamber efendimizin sözleriydi. Yine o dönemde medinede bir topluluk hangi sözlerin kuran olduğunu nereden bileceğiz? diyorlardı. Fakat bakın, 40 yıllık bir yaşam boyuncu peygamber efendimizin konuşma tarzı, kelimeleri belliydi. Kuran geldiği vakit o kelimelerin büyüleyici olduğu zaten açıktı. Kuran bizzat ispatı olarak peygamberini ve onun müthiş ahlakını gösterir. " Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin." (Kalem suresi -4) Onun müthiş tevazusu, ,güvenirliliği, doğruluğu, insanlarla konuşma adabı ve onları etkileme şekli... Bunların hepsi Allah'ın bir peygamberi olduğuna delildir... Bütün bunlara karşın karakterinin nasıl önemsiz olduğunu düşünebiliriz? Nasıl yaşıyor, ailesine nasıl davranıyor? Suyu nasıl içiyor? Arkadaşlarına karşı tavrı nasıl? Bazıları fed ex mng kargo aracı olarak gösterir onu, alakası yoktur. Kuran gökten kağıtlarla inseydi madem? Kureyşliler zamanında itiraz ediyordu bu şekil... Hayır, o kuranın yaşayan haliydi. Kuran diyince de sünnet diyince de akla o geliyordu... O ayrıca her müslüman için bir rol modeldi. Kuran başlı başına bir teori ve onu nasıl anlayacaksın... onun yaşayan timsali olan peygamber efendimize ihtiyacın var... Bu kitabın hikmeti, ahlakı ve büyüleyiciği onda can buluyordu... Canlı görüyordun.
2- "Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı bulmaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar"
Allah burada nadir biçimde kendi üzerine yemin ediyor ve iman etmiş olmazlar diyor... Ona tam bir teslimiyet olmadıkça... Tam bir itikad ve güvende bahsediliyor burada. Yani sana öl dese de bir hikmeti var gidip öleceksin farazi olarak konuşuyorum. Bazen emirleri idrak edemesen sana mantıklı gelmese de uygulaman senin için daha hayırlıdır... Burada bundan bahsediyor. Ve teslim olmayanların imanını hükümsüz kılıyor... Bu ağır bir durum ve bu durumda olmak... Çok acı... "Bugüne hitap etmez qnq o günkü insanlara demiştir .s " He tabi kıyamete kadar o yüzden korunuyor kitap da güzel kardeşim... Bizim inancımız, müslümanlık Allah'ın her sözüne koşulsuz itaat ve imandır. Hiçbir kelimeyi inkar edemezsin, bence bana göre aklıma göre gibi kelimeler dinde yoktur. Allah söylenmesi gerekeni söyler, ne ekgib ne de fazlası . Yani burada bu vurgu boşuna yapılmadı kardeşim. ihtiyaç varsa sözler söylenir Allah tarafından... Bakın bu ayette kuranı hakem yaparsınız demiyor, bizzat peygamber efendimizden bahsediyor. Aranızda ne olursa olsun onu karar verici kılıp, tam teslim olmadıkça iman etmezsiniz diyor. Önemini anlatabiliyor muyum? Neden peygamber efendimiz son karar kılıcı (hakem) ? Allah neden onu seçiyor? Ayrıca orada ortaya çıkan mevzuları (çelişkileri) "şecera" kelimesi ile nitelendiriyor. Bu kelime ortaya çıkan ve büyümeye devam eden (devamlı) anlamlarını taşır. Bir diğer değişle bu kelime seçimiyle resmen kıyamet gününe kadar geçerli bir durumdan söz edildiğini vurguluyor. Yeni yeni meseleler ortaya çıkacak ve Nebimiz(sav) karar verici olacak... Eğer bu ayetin şartlarını karşılamıyorsak bu vurgulu ayete göre imanımız yok! En ufak bir şüphe içimizde olmayacak , tam teslimiyet... Ve bu itaat devamlı olarak sınanacak (şecera)... Sen ve ben Nebimizin (sav) hükümlerini kritik edemeyiz. Rahatsızlık bile duyamayız. işte peygamber efendimizin konumu kurana göre bu.
Aslında buraya kadar açıkladıklarım bir müminin inancı için yeterli delillerdi... Fakat bir mevzu daha var.
3- Adam şunu diyebiliyor. Tamam peygamber efendimiz üstün ahlaklıydı, onu tanımak görmek anlamak istiyorum. Peki ben bu hadisleri aktaran insanlara nasıl güveneceğim? E Allah kuranı koruyacağını söylüyor ama hadisleri koruyacağım ayrı bir kitapta demiyor? Burada şu devreye giriyor. Sizden isteğim islamı aktaran insanları sahabileri düşünün , bu insanlar sadece kuranı aktarmadılar... Yani kuranı aktaranlar ile hadisleri aktaranlar ayrı grup değiller... Peygamberin öğretilerini diğer nesillere aktarmaya hayatlarını adamış AYNI insanlar. Kuranın kendisi sözlü bir gelenektir, hafızlar yoluyla aktarılmıştır. Büyük bir çoğunluk ilk nesilde yüzlerce binlerce insan kuranı ezberlemiştir. Kuran böyle yayılmıştır, aslında sünnet de böyle yayılmıştır. Aslında kurana güvenerek biz bu insanları güvenilir kılıp onlara güveniyoruz... Aynı insanlar... Allah kuranı bir kutuda gönderip aha bu kutu hiç açılmayacak kimse değiştiremeyecek demedi. insanları kuranı koruma konusunda bir güvenilirlik testine tabi tuttu ve o insanlar bize sünneti getirdi, o inanılmaz ahlaka sahip peygamber efendimiz (sav) 'in sünnetini... Sen aslında sünneti sorguladığında kuranı da sorgulamış oluyorsun. Çünkü aynı tarihsel gelenekten geliyorlar...
4- Son konuda hadislere yüzeysel biçimde bakılması ve her türlü garip çıkarımın yapılması... Hadis de kuran gibi çok hassaslık ve yüksek ilim gerektiren bir mevzu... Ve yeterli donanımın olmadan sadece bir kaç hadisten cümleyi cımbızla çekip bu ne garip sözlerdir deme yanlışı var... işin tarihsel boyutundan söz etmiyorum bile, hangi arka planda olaylar gelişmiş neye dair o çıkarım yapılıp o söz söylenmiş? Eğer konuşmaların ortasından bir cümle çekip alırsan tabi ki bir şey anlamayacaksın güzel kardeşim. Allah kuranın açık ve net olduğunu söyledi fakat asla basit bir dile sahip olduğunu söylemedi... Matematik ve fizik de açıktır, kurallar bellidir ; fakat bu o ilmin kolay olduğu anldıbına gelmez. Onun dilini anlayabilmek için çokça düşünmen ve kendini geliştirmen gerekir. Hadis ilmi de böyledir, herkesin anlayabileceğini nereden çıkardın? Evet aklını kullanacaksın, kolaylık ve anlaşılırlık arasında bir fark vardır. Kuran asla basit olduğunu iddia eden kelimeler kullanmamıştır , çokça açık ve net olduğunu belirtmiştir. Bu sebeple okuyanın aklını kullanması için hiç düşünmez misin, öğüt almaz mısınız? diye sıkça sormuştur.
Tümünü Göster