-
1.
0Bölüm 1: Çöp Şiş Satıcısı - Parça (2)Tümünü Göster
Akşamın çöküşünden sonra Yang Chen, tezgahını toparladı ve kiraladığı taktan dairesine yol aldı.
Kimselerin bilmediği, kötü ve küçük bir apartman dairesiydi. Aylık kirası sadece 100 Liraydı. Bunun sebebi ise; kimselerin burada yaşamak istememesiydi. Burayı beğenmeyen insanların alayı, buranın her an yıkılacak olmasının endişesinden kaynaklanıyordu. Yang Chen ise, burayı ucuz bulduğu için hiç düşünmeden taşınmıştı.
Yang Chen’in evi normal döşemelere sahipti, genellikle ikinci el çöpe atılmaya yüz tutmuş eşyalar vardı. Bir yatak, bir komodin, bir sandalye, bir TV - televizyonda klagib kanallar vardı- , bir gardırop ve diğer temel ev eşyaları bulunuyordu.
El arabası tarzı bir şey ile eşyalarını küçük evine taşıdıktan sonra Yang Chen, duvarında asılı olan takvimine göz attı. Randevularını kontrol etti ve aniden bir şeyler hatırlayarak, uçar adımlarla tuvalete/banyoya koştu.
5 dakikadan kısa bir sürede buz gibi soğuk su ile duş aldı ve banyodan çıplak bir şekilde çıktı. Sağlıklı görünen sarı bir ten rengi vardı. iyi orantılı olan vücudu pekte dikkat çekmiyordu ama dikkatli bir incelemeyle erkekliğini hissettiriyordu.
Yatağının yanındaki eşya dolabına doğru yürüdü, Yang Chen etrafındaki incin, kırış kırış olmuş kıyafetlerine bakarken, sıkıntıyla kafasını sallıyordu. Aralarından giyilecek gibi olanları seçti ve sonunda üzerine sarı bir t-shirt, altına ise ince keten bir pantolon giyip ayağına parmak arasını terliklerini geçirdi. (TKN: Bizim Yang Chen diye bildiğimiz kişi galiba Adanalı Ayhan, parmak arası o ye)
Evinden ayrıldıktan sonra Yang Chen, aceleyle batı yakasının ne zengin nede orta halli olan caddesine, yani batı yakasının eski olan ama bir o kadar da saygı duyulan caddesi “Barlar Caddesi” isimli caddeye doğru yola koyuldu.
Renkli bir gece hayatı ve zevk arayan kişiler caddenin her yerindeydi. Renkli mini etekler ve farklı esansta parfüm kokuları tüm caddeyi sarmıştı. Barlar Caddesine girdikten sonra şehrin tüm atmosferi değişiyordu.
Yang Chen açık ve alçak bir şekilde diğer gençler gibi milletin zütüne bakmıyordu ve ayrıca caddedeki diğer kızların bacaklarına bakıp salyalarını akıtmıyordu.(TKN: Arkadaşımız Ayhan oldukça namuslu biri ama birine çakmayacağı da pek meçhul :D)
Bar’ın led ışıklandırmalı tabelası insanın gözlerini kör etmiyordu, ayrıca Bar’ın dikkate alınacak şekilde hoş gözüken gizemli havasını, ışıklarıyla yararak geçen gül şeklindeki holografik aydınlatma, tamamı ile akıllıca dizayn edilmişti.
Bar’a girdikten sonra Yang Chen, her zamanki gibi bankonun yanına doğru yürüdü ve kendi mekanı olan köşeye oturdu. (TKN: Banko dediğimiz şey, yani bar bankosu dediğimiz yapı/her ne taksa, tam olarak bu)
“Büyük Kardeş Chen, işte buradasın.” Yelek giyen genç barmen Yang Chen ile konuşurken ona sıcak bir gülümseme ile baktı. Aynı zamanda bir bardak su verirken, “Kız kardeş Rose uzun süredir seni bekliyor.”
Yang Chen bir gülüş attı ve bardağından bir yudum alarak, “Kız kardeş Rose sinirli miydi? Eve biraz geç döndüm, bundan dolayı buraya gelirken biraz geciktim.”
“Sinirli değil, sinirli değil.” Küçük Zhao gülümsedi. Rica eden bir ses tonuyla, “Büyük kardeş Chen, eğer zamanın olursa bana da öğret. Bizim büyük kız kardeş Rose’u hangi teknikle elde ettin? Biliyorsun, Zhong Hai şehrindeki insanlar eğer Rose için sıraya girselerdi, bu sıra denize kadar uzanırdı. Uzun yıllardır, patronun, bir erkekle aşk yaşadığını görmemiştim. Henüz bugün, az önce senin geldiğinden beri, en az 5 kere daha seni sordu... ”
“Aptal aptal konuşma, kardeş Rose ile aramızda hiç bir şey yok…” Yang Chen, çaresiz ve isteksizce böyle dedi.
Küçük Zhao, beni öldürecek olsan bile bu söylediklerine inanmam tarzı bir ifadeyle ona baktı ve iç çekerek, “Tanrı aşkına… büyük kardeş Chen, açık olmak gerekirse, senin bu iplemeyen halin çok üst düzey ve bu şekilde, dünyaları yıkan bir güzelliğe sahip olan patronumuzu kendine bağlıyor (TKN: Uuu, Bad Boiii). Hangi erkek, onunla her gün beraber olmak istemez? Sadece arada bir buraya gelen ve onu delicesine bekleyen ve tüm dünyanın gözlerini, yeni doğan bir masum bebeğin gözlerine baktığındaki gibi senin gözlerini kamaştıran bir güzelliği olan kadın beklerken, bunu sadece sen yapabilirsin, sadece senin umurunda olmaz. Başka türlü, neden insanlar neden her şeyin en iyisine sahip olmak istesinler ki, söyle bana. Bu cümleler tamda bir kadın üzerinde…”
Küçük Zhao, romantizm ve abartı dolu aziz bir ifade takınırken, arkasında birden bire çekici, anlaşılır ve asil bir ses işitti, “Küçük Zhao, daha fazla konuşarak maaşının kesilmesini mi istiyorsun? Müşterilerin kokteyl bekliyor.”
Küçük Zhao, elektrik akımı tarafından çarpılmış bir aptal gibi hissediyordu. Bir an da aklı başına gelmişti. Hiç bir şey olmamış gibi aniden yana adımını atıp kokteylleri hazırlamaya başlamıştı. Ama kalbinde korkuyu hissederken alnından da soğuk soğuk terler akıyordu.
Modern bir şıklıkta qipao ile; yırtmaçtan görünen bacağı, tahrik edici bir ciks isteği uyandırıyordu. Dolgulu göğüsleri, ince ve zarif beliyle, porselen gibi pürüzsüz olan suratı birleşince, ince bir işçilikle yapılmış sanat eseri gibi duruyordu. Açık mor rengi saçları, omuzlarına geliyordu. Sanat eseri tablolarından çıkıp gelmiş gibi görünen bu genç kadın, sakin ve yavaş yavaş Yang Chen’e doğru geliyordu.
Yang Chen’in yüzü dışında gözleri de gülüyordu. Kendisine doğru gelen bu genç kadına muhteşem bir şekilde bakarak, samimi bir şekilde şöyle dedi; “Kardeş Rose, çok güzelsin, doğum günün kutlu olsun/mutlu yıllar.”
(TKN: Ya arkadaşım böyle bölüm mü biter. Tam da yeni ısınmaya başlamışken.. Bölümün bittiği yere bak. Neyse daha şunun şurasında 6853 bölüm daha var, illa ki bir yerde patlak verecektir. Önemli olan bir şey varsa sağlık, Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin. Bunu yazan tosun okuya… )
başlık yok! burası bom boş!