/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +1
    8. Bölüm

    Fevzi şerefsizinin beni vurduğu o günden 10 yıl sonra hapisten çıkmıştım. Polisler beni yaralı yakalamış, hastaneye zütürüp iyileşmemi bekleyip, iyileşince de mahpushaneye yollamıştı. Fevzi sağolsun. Ondan intikamımı alacaktım ama gazetelerde yazıyordu benim hapisten çıktığım. 20’lerimi çürüttüğüm hapisten çıktığımı mutlaka duymuştur. Onu o anda hiç bulamazdım. Mahalleme adım bile atamazdım. Ortam sakinleşinceye kadar Istanbul’u terk edecektim. Ki öyle de yaptım. Sadece gitmeden önce Ismail abiyi ziyaret ettim. Onun Balıkesir de yaşayan tanıdıkları var. Her yaz oraya giderdi. O zaman da haziran ayındaydık. Kapalıçarşıya Ismail abinin yanına gittim ve bir çay içip onunla bu konuları konuştum. Görmeyeli baya değişmişti adamcağız. Beni Balıkesir’e zütürmeyi kabul etmişti. Üç gün boyunca onu dükkanında yatmıştım. Sonra beni oraya zütürmüştü.

    Balıkesir’deki köye yerleştim. Bir kahvede garsonluk yaparak başladım ve sonra çiftlikte çalışmaya başladım ve o şekilde 30 yıl daha geçirdim. Istanbul’a dönmek aklımdan bile geçmiyordu. O olaya kadar tabi.

    Geçen günlerde, sabah kahvede oturmuş gazete okuyordum. Artık gelmişim 60’larıma. Gözlüksüz olmuyor. Haberde bir fotoğraf gördüm, o suratı her yerde tanırdım, Fevzi’ydi o fotoğraftaki. Adını Şevket Günerli diye değiştirmiş. Istanbul’un önde gelen zenginlerinden olmuş şerefsiz. Çocukken “Asla onlar gibi olmayacağız” diyorduk, şimdiki haline bak. Ahmet, Necmi ve Ömer’e ne olduğunu bile bilmiyorum. En son 50 yıl önce görmüştüm hepsini. Fevzi’nin daha doğrusu Şevket’in (yeni adıyla) o halini görünce sinirden dayanamadım. Artık nasıl olsa beni unutmuştur. Bunu düşünüp atladım otobüse ve Istanbul’a geri geldim.

    Günümüz…
    Ismail abinin kuyumcusunda benim için hazırladığı ve sakladığı kutuyu açtım. Kutunun içinde bir mektup vardı. Mektubu açıp okumaya başladım.

    Sevgili Tarık,
    Bu mektubu sana önemli bir olayı anlatmak için yazıyorum. Artık mektup ne zaman eline geçer merak ediyorum. Hatta geçer mi ondan bile emin değilim. Muhtemelen bir gün bu şehre döneceksin. Sana sen gittikten sonra yaşananları söylemek için yazıyorum. Sen hapisteyken Fevzi ortadan kayboldu. Ahmet, Necmi ve Ömer evlerine geri dönüp hayatlarına devam ettiler. Sen Balıkesir’deyken çok kötü bir olay oldu. Talat’ın kahvesinde yangın çıktı. Bu olay 15 yıl önce olmuştu. Necmi ve Ömer o yangında öldüler. Gerçi Talat sen hapisteyken kalp krizinden ölmüştü. Kahveyi oğlu Oğuz işletiyordu. Yangında Oğuz da öldü. Talat Bey’in kızı Firuze’de öldü o yangında. Ahmet’in annesi de öldü. Aylar sonra Ahmet’de intihar etti. Zincirlikuyu mezarlığı’na gömüldüler. Fevzi ise hayatta ve çok zengin oldu. Adını Şevket Günerli olarak değiştirdi ve Boğaz’da bir yalı sahibi oldu, bir oğlu ve bir kızı var. Amacım seni üzmek değil Tarık, sadece sevdiğin insanların hazin sonları oldu. Bunu bilmeseydin ben kendime yediremezdim. Başın sağolsun Tarık.

    Ismail
    09.05.2001
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster