+2
3. Bölüm
Talat Bey’in kahvesine gittim. Kimse yoktu daha yeni açmıştı kepenkleri. Çay demliyordu. Yanına gittim.
Ben (B) Talat (T)
B: Günaydın Talat abi,
T: Oo Tarık nasılsın?
B: Kötüyüz be abi. Zor geçiyor günlerimiz. Sizin nasıl?
T: Her zamanki gibi ne olsun? Allah daha kötüsünü vermesin ne diyeyim? Senin yüzüne ne oldu bu arada?
B: Bende onu konuşmaya gelmiştim Talat abi. Beş dakikanız var mı?
T: Tabi buyur.
B: Şu Nuri denen şerefsizin köpekleri dün babamı beni ve Necmi’yi dövdüler.
T: Ne!? Şaka yapıyorsun!
B: Keşke şaka olsa be abi. Neyse benim asıl bahsetmek istediğim şey başka.
T: Buyur.
B: Abi biz oturup konuştuk dün gece, karar verdik ki biz Nuri denen iti alaşağı edeceğiz.
T: Nasıl yapmayı düşünüyorsunuz?
B: Vallahi hiçbir fikrimiz yoktur be abi. Gerçekten. O yüzden size geldim.
T: Kaç kişi yapmayı düşünüyorsunuz?
B: Ben, Fevzi, Necmi, Ahmet ve Ömer. Bir de Ismail abiyle konuşacağız.
T: Sana ve arkadaşlarına tek önerim, yapmayın, uzak durun. Bu Nuri hiç tekin biri değildir. Bence uzak durun. Benden söylemesi. Bende nefret ediyorum Nuri’den. Şerefsiz benim kahveyi yaktı. Başaramazsınız.
B: Ben şansımı deneyeceğim abi. Zaman geçtikçe cesaretim artıyor.
T: Aileni, arkadaşlarını seviyorsan uzak dur.
B: iyi abi, öyle olsun.
Talat Bey’in kahvesinden dışarı çıktım. Kahveden biraz uzaklaşmıştım. Tam o sırada Firuze ile karşılaştım. Günaydın dedim, o da bana dedi. O güzel gözlerinin içine baktım. Sanki 5 saniye de olsa bütün dertlerimden kurtulmuş gibiydim. O simsiyah gözlerinin içinde kayboluyor insan, o güzel gülümsemesi hayat veriyor insana. Birkaç saniye boyunca öylece bakıştık. Sonra Ahmet’in seslenmesini duydum ve Firuze’ye görüşürüz deyip Ahmet’in yanına gittim. Beraber Ismail abinin yanına gidecektik. Hemen yola koyulduk.
Ben (B) Ahmet (A) Ismail (I)
A: Günaydın Ismail abi!
I: Günaydın Ahmet, Tarık.
B: Günaydın abi. Sizinle birşey hakkında konuşmaya geldik.
I: Buyrun.
B: Nuri’yi tanırsınız.
I: Tefeci Nuri mi?
A: Evet.
I: Ne olmuş o köpeğe?
B: Üç gün önce babamın bakkalını kundakladılar ve dün de bize saldırdılar.
I: Nuri’nin adamları mı?
B: Evet abi.
I: Hala yürüyebildiğine şükret. Benim kardeşim Ferdi’yi felç ettiler.
A: Biz de o konuyu konuşmaya geldik abi. Benim de babamı öldürdü köpekler.
I: Başın sağolsun.
A: Sağol abi. Hemen sadede geliyorum, biz Nuri’yi yok etmeye karar verdik.
I: Nasıl olacak o iş? Bu herif başkanndan daha fazla korunuyor.
A: Öldürmeyeceğiz. Yani şimdilik. Elinden herşeyini alacağız. Teker teker. Mekanlarını kundaklayacağız, dostlarıyla birbirine düşüreceğiz. Sonrası çorap söküğü gibi gelir.
I: Peki bunu bana anlatmanızın sebebi nedir?
B: Bütün mahalleyle teker teker konuşacağız. Direniş yaratacağız. Kimse Nuri’ye para vermezse bir süre sonra zayıflar ve korunmasız hale gelir. Bizim için yem olur. Senin de yardımın lazım.
I: Bu köpeğin cehennemi boylamasını bende istiyorum ama bir kere para vermedim diye kardeşim yürüyemiyor şu anda.
B: Yani tek istediğimiz Nuri’nin adamları uğradığında bize haber ver. Bir sonraki uğramalarını zaten söylüyorlar önceden. Biz de bekleriz arka odada sopalarla.
I: Elimden geleni yaparım.
B: Sağol abi.
A: Sağol abi.
Ismail abiden ayrılınca tekrar mahalleye geri döndük. Artık Nuri’yi yok edebileceğimize inanmaya başlamıştım. Böyle ufak adımlarla Nuri’yi zayıflatıp onun para kaynaklarını azaltacağız. Artık inanmaya başlamıştım. Necmi, Fevzi ve Ömer de mahallenin diğer insanlarıyla konuşmuştu. Onlarla mekanda (Talat Bey’in kahvesinin altında saklandığımız yere verdiğimiz isim) buluşup konuşacaktık ki Nuri’nin adamları mahallenin girişinde önümüzü kestiler. “Şahin’in oğlu Tarık sen misin?” diye sordular bana ben de “evet” dedim. Sonra onlardan bir tanesi omzumdan tutup yaklaştı ve bundan sonra Nuri’nin pis işlerini yapmada yardım etmek zorunda olduğumu söylediler. O anda kalakaldım.
Tümünü Göster