Şimdi burada "NATO'dan çıkalım, NATO'nun Allah belasını versin" diye zırvalasaydık, bir çoğunuz bizi destekleyecektiniz. Gaza gelmiş Rus askeri gibi "urraaaaa" diye bağıracaktınız. Ancak kusura bakmayın, biz duygularımızla değil mantığımızla hareket ederiz. Biz sizin hoşunuza gidecek şeyleri değil, sizin bilmeniz gereken doğruları söyleriz. Hoşunuza gitmezse gitmesin, önemli değil.
Bu yazımızdan sonra bize "Natocu, Amerikan ajanı, Gladyocu" diye küfredenler olacaktır. Ziyan yok, zaten her gün dindarlardan "kafir", kemalistlerden "yobaz", milliyetçilerden "kripto", akplilerden "fetocu", cemaatlerden "ateist", solculardan "sağcı", sağcılardan "solcu" diye küfürler yiyoruz. Alışkınız.
Bizim dediklerimizi algılamakta güçlük çekenler, bizi kendilerince kalıplara sokmaya çalışıyorlar.
Velhasıl, konuya gelelim.
NATO şüphesiz ki çok iyi bir müttefik değil. Örgüt içinde daima küçük görülüyoruz. Çünkü bu güne kadar hep güçsüz, yardıma muhtaç, sırt kamburu bir ülke gibi yaşadık. NATO üyeliğimiz, NATO'nun diğer müttefikleri için "katlanılması gereken bir külfet" olarak görülüyordu. Coğrafi konumumuz, insan gücümüz onlar için faydalıydı. Ancak hiçbir zaman bize güvenmediler ve güçlü olmamızı istemediler.
Neden istesinler ki? Sonuçta eşit statüde bir güç ile muhatap olmak yerine, emir dinleyecek bir köpeğe sahip olmak daha iyidir.
Müslüman ülke olmamızın, bu durumda "algı olarak" payı yoktur denemez tabi. Ancak bugün hepimiz topyekun Hristiyan bile olsak, durum çok değişmeyecektir. Bizi asla sevmeyecekler, biz de onları sevmeyeceğiz.
Sevmek de gerekmiyor! Çünkü bu örgüt, aşıklar bahçesi değil. Adı üzerinde askeri bir ittifak. Zamanında Osmanlı hakanları da çıkarlar gereği Avrupa'da ittifak edinmişlerdir. Devletler arası meselelerde sevginin yeri yoktur, sadece çıkarlar vardır. Biz onların çıkarına olduk, onlar da bizim çıkarımıza oldular. Bizi hep uslu kapı köpeği yapmak istediler. Mesele bundan ibaret.
Bugünkü krizler, sancılar, problemler ise, Türkiye'nin artık köpek olmak istememesinden kaynaklanıyor. Türkiye, diğer büyük ülkeler gibi eşit statüde muhatap alınmak istiyor. Hal böyle olunca bizi zorlamak için sağdan soldan vuruyorlar.
Bunda şaşılacak bir durum yok. Almanya da zamanında bu sıkıntıları yaşamıştı. Hatta NATO kurulduğu sırada, NATO'nun neden kurulduğu sorulduğunda, yetkililer şu tarihi cevabı verdiler:
"NATO; Amerika'yı içeride tutmak, Almanya'yı aşağıda tutmak, Rusları ise dışarıda tutmak için vardır."
işte aynı olay bizim için de geçerli.
Bir sokak çetesinde bir tane baş serseri olur. Serseri asla yalnız gezmez, yanına adamlar bulur. Ancak o adamların asla kendisi ile eşit durmasını istemez. Yanında olmasını, ancak aşağıda durup emir almasını, itaat etmesini ister. işte NATO da böyledir. Amerika bu çetenin baş serserisidir. ingiltere bu baş serserinin kardeşidir.
Fransa, zamanında NATO'dan çıkmak da dahil (bilmeyenler tarih okusun) ve diğer bir çok zorlamalar yapıp, ingiltere ile aynı pozisyona yükselecek şekilde çetedeki konumunu güçlendirmiştir.
Almanya da, zamanında nükleer teknolojileri iran'a vermekle tehdit edip, bu çetede Fransa ve ingiltere gibi "üst bir üye" olmuştur.
Biz de şuan aynı süreçten geçiyoruz. NATO'da eşit ve üst bir üye olmak istiyoruz. Yönetim ise bunu istemediği için bize her fırsatta haddimizi bildirmeye çalışıyor. Eğer yeterince zorlarsak, istediğimizi başarabiliriz. Sonuçta burası kurtlar sofrası! Burada hak-hukuk yok. Güçlü olanın dediği olacak. Güç, gücü zorlayacak!
Peki diğer alternatif nedir? Yani malum Şangay birliği. Rusya, Çin ve iran bloğundan oluşan diğer çete!
(Not: iran, Şangay birliğine doğrudan üye olmasa da, ekibin fiili olarak içindedir.)
Komünist ve sol kesimin, Şangay birliğini istemesi gayet doğaldır. Çünkü onların büyük güç olma ideali yoktur. Milli idealleri de yoktur. Maksat Amerika'ya düşman olmaktır.
Ancak ya milliyetçiler? Size ne oluyor? Çin, Doğu Türkistan'ı silindir gibi ezerken, siz yardım mı edeceksiniz? Turan'ın kurulması yolundaki en büyük engel iran ve Rusya değil midir? iran'daki Türkleri oradan ayırmadan ve Rus egemenliğini Türkistan'da kırmadan, nasıl Turan kurabileceksiniz? Turan idealinin önündeki engel ingiltere ve Almanya değil, Rusya, Çin ve iran'dır. Bilmiyor musunuz?
Evet Amerika bizim için pislik bir ülke. Ancak Rusya ve Çin de gül bahçesi değil.
Hadi meseleye milliyetçilik açısından da bakmayalım, ekonomik açıdan bakalım.
Rus ekonomisi, batının darbeleri ile sürekli sallanan bir ekonomidir. SSCB zamanındaki büyük güçleri bile bu darbeler karşısında dayanamamış ve çökmüştür. Bugünkü Rusya, SSCB'den daha zayıf ve daha güçsüzdür. Eğer dünyaya enerji ve silah satmasalar, ekonomileri sıradan bir ülke gibidir.
Rus ekonomisi; Almanya, ingiltere, Fransa ve hatta italya'nın bile gerisindedir!
iran ise bizim için bölgesel tehdittir. Bölgemizde sürekli yayılmakta ve nüfuz alanını arttırmaktadır. Türkistan ile aramızda koca bir dağ gibidir. Ayrıca ideolojik yapıları büyük ve güçlü olmaya müsaittir. Bugün iran halkının ezici çoğunluğu, dini liderin sözlerini ayet gibi görmektedir. Ekonomileri uzun zamandır yaptırımlara dayanacak kadar güçlüdür. Ortadoğu'da ise el atmadığı hemen hemen hiçbir yer yoktur. Bizim müttefikimiz değil, doğrudan rakibimizdir. Arap coğrafyasını tamamen ele geçirip büyük güç olduktan sonra, kime yönelecek dersiniz? Elbetteki Türkiye'ye.
Gelelim Çin'e.
Evet Çin büyük bir ekonomi. Ancak köklü bir ekonomi değil. Ekonomik güçleri, yüz milyonlarca işçinin karın tokluğuna çalışması üzerine kuruludur. Dünyanın her yerine öldü fiyatına ürün satıp karınlarını doyururlar.
Amerika, 2. dünya savaşından beri süper güçtü, ancak Çin son 20 yılda yavaş yavaş yükselmiştir. Ekonomilerini biraz önce bahsettiğimiz nüfus gücünün üstüne kurumuşlardır.
Yüksek teknoloji ihraç etmede, Amerika'nın çok gerisindedirler. Yaptıkları en büyük iş, kopyalamaktır. Hatta ekonomilerinin önemli bir kısmı, Amerikan şirketlerinin Çin'e kurduğu fabrikalarla yürümektedir. Neden oraya kurdular? Çünkü işçi çok ucuz. Çin'i çok sevdikleri için değil.
Velhasıl, Çin ekonomisi elbette büyümeye devam edecektir. Ancak bu dünya gücü olmak için yeterli değildir.
Amerika, 3 kişinin yaşadığı ve 3 bin lira maaşla yönetilen bir ev gibidir. Çin ise 30 kişinin yaşadığı, -yaklaşık- 3 bin lira maaşla yönetilen bir evdir. "iki evin de ekonomik gücü aynı" diyebilir misiniz? "iki evin de üretim kapasitesi aynı" diyebilir misiniz?
Ekonomik yardımlaşma için hangi evin kapısını çalarsınız?
Ayrıca Amerika'nın askeri bütçesi, tüm dünyanın askeri bütçesinde aslan payına sahiptir. Amerika'nın, dünyanın tüm kıtalarında, 300 ayrı yerde askeri üssü vardır.
ECHELON gibi sistemlerle dünyanın her yerinden günde 3 milyar veri toplayıp analiz edebilecek istihbarat ağı vardır. Yüksek teknoloji üretiminde ise tartışmasız 1 numaradır.
Çin ise kendi denizlerine adacıklar yaparak, önünde duran ticaret yollarını tehdit edip buradan prim yapmaya çalışan bir ülkedir. Tıpkı iran'ın küçük askeri botlarla Basra körfezinde dolanıp "keserim bak petrol trafiğini" diye tehdit etmesi gibi.
Çin kağıttan kaplandır!
Son olarak; Türkistan ahalisine gelirsek, onlar hem ekonomik, hem askeri, hem de siyasi olarak çok güçsüzdürler. Rusya ve Çin'e doğrudan bağlıdırlar. Bu bağlılık bizim 1950'lerdeki Amerika'ya bağlılığımız ve muhtaçlığımızdan daha kötü bir durumdadır.
NATO'dan kaçıp Şangay birliğine sığınmak, olası bir 3. dünya savaşında kaybedecek tarafa geçmek demektir.
Duygularınızı değil, aklınızı kullanın!
bu yazı facebook (bkz:
insanüstü Türk) den alınmıştır.