Merhaba beyler, size gözlemlediğim bir kaç konudan bahsetmek istiyorum bugün.

Yeni dünya büyük bir tüketim çılgınlığı içerisinde ve istesek de istemesek de bizler bu çarkın bir dişlisi oluyoruz.

instagrama ve whatsappa girmekten başka bir şey yapmadığımız telefonları çatıya kaldırıp yerine 8 gb ramli bilmem ne işlemcili telefonlar alıyoruz ve ilk yaptığımız yüzlerce kez çektiğimiz selfielerin arasına bir yenisini eklemek. Ünlülerin özenilen(!) hayatlarına bakıp gıpta ediyoruz model alıyoruz ve bu sistem böyle işleyip gidiyor.

Eskiden marka logoları ensedeki etikette bulunurken şimdi etiket gibi, firma reklamı gibi gezen insanlar var çevremizde. Kıyafetlerimiz, telefonlarımız, arabalarımız bir statü sembolü artık. Hiçbir şey ihtiyacımız olduğu için değil ve biz bu gereksiz arzularla birlikte modern hayatın köleleri oluyoruz. Tüm bunlar için çalışıyoruz. Tek gayemiz para kazanmak.
Toplumda kendimizi iyi bir yere konumlandırmak. Gösteriş çabası...

Parayla kazanılanlar parayla kaybedilir. Şu hayatta statü sahibi olmaktansa itibarlı olun. Sözünüz güven versin. Az da olsa onurunuzla kazanın.
Yanınızda, paranız olduğu için duran çok güzel bi’ kadın olmaz belki ama varlıkta yoklukta size hayat arkadaşlığı edecek bir hanım olur.

ve tuvalette döktüğüm içimi şu dizelerle sonlandırmak istiyorum.

Varsın boyun olmasın söğüt kadar,
Bulutlara çıkmazsa yaprakların ne zarar?
Kavaklar sıra sıra dikilse de karşına
Boy ver, dayanmaksızın, yalnız ve tek başına!”