-
1.
+1Çalışmadığım ve ergen gibi takıldığım bu dönemde günlerim nerdeyse Mourinho ciddiyeti ile Football Manager oynayarak, Galatasaray’ın altyapısını yenileyerek, sosyal platformlardaki arkadaşlarımın hesaplarından onların ne kadar mutlu ve kaliteli benimse ne kadar bomtak bi hayatım olduğunu düşünerek geçiyordu.
Günümüzde insanların depresif hallerinden kurtulması sanırım daha uzun sürüyor Instagram denen zamazingodan öncesine göre.
Aga, ağız tadıyla bir yeilenemiyorsun ki…
Sen orada yatmaktan saçın 2 paket margarine bulanmış kadar yağlanmış saçların ve bilmem kaç günlük sakalınla ekrana bakarken, sana göre senin yanında bir hiç olan arkadaş çevrendekiler içtiği mochalara, yediği garip sunumlu tatlılarla ve yudumladığı abidik gubidik markalı içkileriyle sanki taşak geçer gibi sana bakıyorlar.
Daha beter yerin dibine giriyor pgibolojin.
“Ayazda kalmış bekçi yannanı” gibi ufalıp, büzüşüp siniyorsun köşene.
Keşke konum etiketler gibi ruh halimizi de etiketlesek, kategorize edebilsek sosyal medyaya fotoğraf yüklerken. Daha sonra da sayfa açılışında sadece bizim seçtiğimiz “mutluluk/mutsuzluk bandı”ndaki fotoğrafları görsek.
itiraf etmeliyiz ki, kimsenin bizden daha mutlu olmasını çekemeyen ilkel yaratıklarız.
Ve çoğumuz besin piramidinde planktonlar nereye tekabül ediyorsa, mutluluk piramidinde o civarda seyrediyoruz.
başlık yok! burası bom boş!