-
401.
+1143.Bölüm(Oyun?)Tümünü Göster
O kendine çok güvenen Turgay arkamı döndüğümde ağlıyordu. Yumruğumu arabanın içinde denk geldiğim yerine vuruyordum. Gözümü kan bürümüştü. Arabadakiler beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama nafile. Gözlerimi büyüttüm. "Kalıbından utan a*ına koduğumun" deyip yüzüne tükürdüm. Çok geçmeden, bizim mahallede pikniklik bir arsa var. Bunu oraya zütürdük. Etrafta kimsecikler yoktu. Çocuklara "siz karışmayın o bende" deyip Turgayın yakasından tutup arabadan indirdim. Beyzbol sopasını bacağına geçirdim. Acıyla yere kapanınca sayamadığım kadar tekme attım. "Yapma, etme" diye yalvarıyordu. Bir kaç tane tekmeden sonra sesi kesildi. O kadar sert vurmuştum ki acıdan bayılmıştı. Kaşı patlamıştı. Suratı yediği yumruklar yüzünden morarmıştı. Biraz dinlenmeye karar verdim. Ama öfkem bir an olsun dinmemişti. Bora beni çocuktan uzaklaştırırken "yeter abi! Çocuğu öldüreceksin. Bence o dersini aldı" dedi ve beni oturmam için araba koltuğuna doğru itti. "Biraz otur, sakinleş" dedi. Anıl benim Turgaydan uzaklaştığımı görünce onun yanına gitti ve kaldırdı. Turgayı yarı baygın şekilde arabaya bindirdi. Bana dönüp "kardeşim, yeter ona bu dayak. zütürüp evine bırakırız biz. Sen de eve hadi. Kızın yanına git." Haklıydı. Aslıyı o halde bırakamazdım. Boraya baktım ve kafamı salladım. Boru anlamış olmalıydı ki geldi arabaya bindi. Kontağı çevirdi. Çok geçmeden bizim eve gelmiştik. Çocuklara teşekkür ettikten sonra arabadan indim. Cebimden evin anahtarını bulup kapıyı açtım. Kapının sesini duyan annem mutfaktan koşar adım çıktı. Beni görünce "ne oldu? Ne yaptın?" Diye soru sağanağına başladı. Çok geçmeden üzerime buluşan kanı fark etti. Ağlamaklı bir sesle "yok... yoksa sen onu öldürdün mü?" Anneme yaklaşıp "anne ağlama. Öldürmedim kimseyi merak etme" dedim. Annemi mutfağa zütürüp bir sandalyeye oturttum. Bir bardak su verdim. Saçını okşarken "babamın haberi olmasın anne. Kendini topla hadi." dedim. Gerçi gelmesine daha üç saat vardı ama annem kolay toparlanamazdı. "Aslı nerde?" Diye sordum. Hâlen ağlıyordu. "Denizle birlikte senin odanda."
Mutfaktan çıkıp odama girdim. Gördüğüm şey beni cidden şaşırtmıştı. Aslı uyuyordu. Deniz ise endişe dolu gözlerle ona bakıyordu. Aslının yanına gidip oturdum. Deniz benim geldiğimi görünce dışarı çıktı. Aslı geldiğimi duymuş olmalıydı ki uyanmıştı. Beni görür görmez gözleri doldu. Ağlayacağını anlamıştım. "Sss!" Diye susturmaya çalıştım. Ama "özür dilerim" diyerek ağlamaya başladı. Yanına yattım. Kolumu kafasından arkasından geçirip kulağına "hiç biri senin suçun değildi. Ağlama lütfen" diye fısıldadım. Bir anda ayağa fırlayıp bana sarıldı. "Lütfen Alp bırakma beni. Sensiz yapamıyorum ben." Beni bırakmasını bekledim. Gözlerim sadece onu görüyordu. "Söz veriyorum. Bir daha bırakmayacağım. Söz veriyorum" deyip alnından öptüm."
Yaklaşık olayların üzerinden bir ay geçmişti. Her anım Aslının yanında geçiyordu. Denizi o günden belli görmemiştim. Artık çekip gitmişti. Yani ben öyle düşünüyordum. Aslı nerde ben ordaydım. Ayrı olduğumuz tek zamanlar gecelerdi. Bir gün mesaj attı. "Geceleri artık yalnız uyumak istemiyorum." Aslında hemen anlamıştım, ne demek istediğini. Ama çaktırmadan yemlemeye devam ettim. Mesajına cevap vermemiştim. Ertesi gün bir kafeye gittik. "Hatun sana bir şey sorcam" dedim, gizemli bir şekilde. "Söyle kocacığım" deyip güldü.
"Dün ki mesajında ne demek istedin?"
"Tek kaşını kaldırdı. Anlamadın mı şimdi benim akıl küpü kocacığım" dedi.
Elini tuttum. "Biliyorsun söylediğin şeye ben her daim hazırım. Önemli olan senin hazır olman."
Bilmiyorum Alp sen beni kabul eder misin asıl? Ben bundan çekiniyorum sadece" dedi. Yüzündeki endişeyi sezmiştim. Karşısından kalkıp yanına geçtim.
"Unutma ben seni seviyorum. Bunu hiçbir şey, hiç kimse değiştiremez. Hem bu konu kapanmıştı" deyip baş parmağımı çenesine koyup dudağından öptüm. Utanmış gibi bir hali vardı. Yanından kalkıp yeniden eski yerime geçtim. Bana baktı. Hemen sonra ona baktığımı görünce gözlerini devirdi. "Hahaha" diye haykırmaya başladım. Yüzünü yapmasından en çok hoşlandığım şekile -gözlerini kısıp kaşlarını çatıp dudaklarını öne getirdiği- getirip "ya salak sus. Millet bize bakıyor."
Hâlen gülerken elimi azıma zütürdüm. "tamam tamam. Sustum." Gelen içeceklerimi içtik ve kalktık. Aslıyı evine bıraktıktan sonra eve geldim. Haftasonu olduğu için biraz bilgisayar oyunu oynamaya karar verdim. Tam oyunu açmıştım ki telefon titredi. Bilmediğim bir numaraydı. Telefonu açıp kulağıma zütürdüm. "Konuş?" Diye emir verdim karşımdaki yabancıya. Bir kız sesiydi. "Bizim sınıftan Kübra adlı bir kızdı. Doğum gününe olduğunu benim gelip gelemeyeceğimi sordu. Dışardan arkadaş getirip getiremeyeceğimi sordum. Uygun olduğunu söyleyince Orada olacağımı söyledim ve adresi alıp telefonu kapattım. Biraz oyun oynadıktan sonra Aslıyı aradım. Parti bir sonraki gündü. Gelip gelemeyeceğini sordum. Seni yalnız bırakır mıyım? Tabiki geliyorum." dedi.
• **
Ertesi gün partiye gittik. Babamdan arabayı almıştım. Aslı yine Deniz gibi yarım saat bekletmiyordu. Partiye girince doğum günü kızının beni beklediği izlenimine kapıldım. Çünkü sürekli benimle ilgileniyordu. Kız güzel olmasına rağmen umursamıyordum. Kız bunu anlamış olmalıydı ki daha da üstüme geliyordu. Hareketleri konuşması. Yanımdakinin sevgilim olduğunu anlatmalıydım. Kız bakışlarıyla bile bana tecavüz ediyordu. Korkmaya başlamıştım. Aslıyı zaten sakin tutmak imkansızdı. Kudurmuştu. Bıraksam kızı oracıkta öldürürdü. Kübranın bana baktığına emin olduğum bir anda Aslının dudağına yapıştım. Bunu yapmam en mantıklı şeydi. Sevgilim olduğunu söyleyemiyordum ama göstermiştim. O kadar korkunç bakıyordu ki beni öldüreceğini zannettim. Aslının kulağına eğildim. "Kudurdu seninki" diye kıkırdadım.
"Bence burdan kaçalım yoksa bizi yiyecek bu. Hem benim sana bir süprizim var" dedi. Kulağına eğilip yeniden "bayılırım süprizlere diye" sırıttım. Partiden kaçıp Aslıların evine geldik. Babası yine evde yoktu. Annesi evde oturmuş dizi izliyordu. Pardon izlemiyordu. Resmen hipnotize olmuştu. Kızı eve oğlan atıyor. Ama saygıdeğer kaynanam uyuyordu. Aslının odası klagib kız odasından farklı olarak açık renkler yerine daha çok kapalı renkleri tercih etmişti. Yatağa oturdum. Oda yanıma oturdu. Günü gelmişti. Kendini yatağa bıraktı. Kolarını açıp beklemeye başladı. Ben ise tanıştığımızdan belli bunun hayaliyle yaşıyordum. Hızlı bir şekilde üstüne çıktım. Öpmeye başladım. Elimi t-shirt ün altına sokup göğüslerini ellemeye başladım. Elleri kalçamdaydı. Beni kendine çekiyordu. Ellerini tutup havaya kaldırdım ve tshirt'ü bir hamlede çıkardım. Seri bir şekilde tamamen çıplık kalmıştık ikimiz...
Nefes nefese kalmıştık. Kendimi yatağın diğer tarafına bıraktığımda yataktaki kan dikkatimi dikkatimi çekmişti. Hâlen bakireydi. Soracak bazı sorularım vardı. Ama ne yeri ne de zamanıydı. Aslının odasın da banyo vardı. Beraber banyoya girip temizlendik ve ordada seviştik. Daha sonra çıkıp giyindim. Fazla konuşmamıştık. Hatta hiç konuşmamıştık. Eve gelip düşünmeye başladım. Yine mi kandırılmıştım. Yine bir oyun olduğunu düşünmeye başladım. Korkmaya başladım. Aslı ona Turgayın tecevüz ettiğini söylüyordu. Ama onu ben bozmuştum. Bilmiyordum. Aklım çok karışmıştı. Aslıya mesaj attım.
"Yarın sizin okulun ordaki kafede, konuşmamız gerek."
başlık yok! burası bom boş!