-
401.
+742.Bölüm (Kavga)Tümünü Göster
Karşımda Deniz vardı. Elinde benim çantamı tutuyordu. Gülümsüyordu. Ta ki içerde Aslıyı görene kadar. Bir an da yüzü düştü, rengi atmıştı. Sinirlendiği zaman onu tanıyamıyordum. Sanki tanıdığım sevecen Deniz gidiyor, yerine bir cadı geliyordu.
Hışımla beni kenera itip Aslının yanına geldi. Deniz "senin ne işin var burada sürtük" diye tısladı. Aslı ona cevap vermiyordu. Elini göğsünde birleştirmiş gülüyordu. Deniz istediği cevabı alamayınca bu sefer Aslının topuz yaptığı saçını eliyle kavradı. Böyle bir hareket beklemeyen Aslı, önce afalladı, sonra deli gibi bağırmaya başladı. Deniz Aslının saçını tuttuğu için Aslı hareket edemiyordu. Aslının kafasını kendine doğru yaklaştırdı. Canı yandığı için buna karşı koyamazdı. Deniz "bir anlaşmamız vardı. Sen anlaşmayı bozdun. Günah benden gitti" deyip, Aslının saçını bırakıp bana döndü."
Aslı yalvarmaya başladı. "Ne olur Deniz yapma. Çok uğraştım, ondan uzak kalmaya. Ama olmuyor. Onu seni onun sevdiğinden daha çok seviyorum. inan çok uğraştım. Ama bir insan vucüdunun parçasını çıkarıp atamaz ki."
Aslı bana dönüp devam etti. "Alp ne olursa olsun. Ben seni hep sevdim. Seveceğim." Bu kelimeleri söylerken gözlerinden süzülen yaş benim canımı yakmıştı. Önümde duran Denizi itip var gücümle koştum. Aslıya sarıldım. Elimi saçına atıp "Aslım. Ağlama lütfen. Benim canım seninkinden daha çok yanıyor. Lütfen."
Arkamdan Konuşan Denizin konuşması o büyülü ortamı bozmuştu. "Bu çok sevdiğin Aslı varya hani. O Turgay denen çocuğun altına yattı. Hadi bakalım. Onu şimdi de eskisi kadar sevebilecek misin?" Bunu duyunca annemin elindeki cam bardağı yere düşürüşünü, yüzünün aldığı ifadeyi gördüm. Şok geçiriyordu. Aslıya sarılmayı bırakıp kollarından tutup hızlı bir şekilde sarstım. "Doğru mu bu?" Diye bağırdım.
Aslı yüzünü düşürüp bana bakmayı kesti. Susuyordu. Susmak kabul etmekti. Sadece susuyordu. Ona o kadar sinirlenmiştim ki ne yapacağımı bilmiyordum. Aslıyı bıraktım. Aslı sessiz sessiz ağlarken ağzından o dört kelime döküldü. "Bana zorla sahip oldu." Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Deniz de en az benim kadar şaşırmıştı. Bilmiyordu. Elimi duvara sert bir şekilde vurdum.
"Bunu ona ödeteceğim."
Koşar adım odama girdim. Beyzbol sopası almıştım, lazım olur diye. En uygun zaman buydu. Yatağımın arkasından sopayı aldım. Yeniden kapıya döndüm. Deniz hâlen olduğu yerde kalmıştı. Aslı ağlıyordu. Annem ona sarılıyordu. Onları önemsemeden kapıya doğru yürüdüm. Annem elimdeki sopayı görünce "Oğlum yapma" diyebilmişti. Çoktan kapıya ulaşıp dışarı çıkmıştım. Benim ne kadar sinirli olduğumu biliyordu. Ve beni durduramayacağınıda. Bu özelliğim babama çekmişti. Sinirlendiği zaman gözü kimseye görmezdi. Kendi karısı dahil.
Telefonu alıp mahalleden bir kaç kişiyi aradım. Çok iyi çocuklardı. Birbirimizin arkasını her zaman kollardık. Durumu anlattığım zaman seve seve yardımcı olmak istediklerini söylediler. Dışarı çıkıp biraz yürüdükten sonra sokağın başına geldim ve beklemeye başladım. Çok geçmeden bir opel astra yanaştı. içinde bizim çocuklar vardı. Arabaya binip Çocuğun mahalleye gittik. Ben ilk ve son defa o kadar sinirli olduğumu hatırlıyorum. Çocuğun evinin yerini bizim çocuklar çok önceden öğrenmişti. Ben ondan dayak yediğimden belli diş biliyorlardı. Çocuğun evinin önüne geldik. Arabadan koşar adım indim. Apartmana girip, üç nolu kapıyı çaldım. Çok geçmeden kapı açıldı. Çocuk beni görünce önce güldü. "Ne oldu ? Yediğin dayak az mı geldi?" Dedi. Konuşmasını arkamdan gelen Boranın sesi kesmişti. "Bakalım kim kimi dövüyor?" Turgay benim arkadaşları görünce kapıyı kapatmaya çalıştı. Ama ben atik davranıp ayağımı kapının arasına koymuştum. Çocuk "anne" diye bağırmaya başladı. Annesi içerden gelirken bizim çocuklar çoktan kapıyı açmış, Turgayı paket edip binanın çıkışına sürüklemeye başlamıştı. Annesi çok korkmuştu. Onu içerde tutmak için Anahtarı alıp kapıyı kitledim ve cebime atıp binadan çıktım. Annesinin feryat figan bağırıyordu. Ağlıyordu. Kapıyı yumrukluyordu. Çocuğunun başına gelecekleri hissetmişti.
başlık yok! burası bom boş!