-
351.
+934. Bölüm (Yanlış Karar)Tümünü Göster
Gözlerimi zorlukla araladım. Üzerimde birisi vardı. Bütün ağırlığına bana vermişti. Tanıdık bir kokusu vardı. Uyku sersemi olduğum için tam olarak hissedemiyordum. Daha net bir bakış için gözlerimi ovuşturdum. Denizdi. Gülerek bana bakıyordu. "Yatağıma kadar geliyorsan ben öldüm" dedim, boğuk bir sesle.
Hâlâ gülmeye devam ediyordu. Tek kelime etti.
"Sayılır"
Gözleri gözlerimdeydi. Burunlarımız birbirine değiyordu. Öpmek için başımı ileri doğru ittim. Ama o beni iterek doğruldu. Kalçası kasık bölgemdeydi. Neden böyle yapıyorsun? Dememe izin vermeden tokadı patlattı, bana. Ben yüzümü ovuştururken o kalçasını ileri geri hareket ettirmeye başladı. Aklınca bana ceza veriyordu. Ani bir hareketle elimi sırtına dolayıp çevirdim. Vucüduna doğru eğilmiştim. Üstte olmak bana avantaj sağlar diye düşündüm. Birden testislerimdeki tarif edilemez acıyı hissettim. Bu acıdan sonra hiç bir acı bunun kadar kötü olamaz diye düşündüm. Yatağın boş tarafına kendimi bıraktım. Elimi kasık bölgeme zütürüp inlemeye başladım. Var güçüyle vurmuştu. Bu çok ağır değil miydi? Bacaklarını yataktan aşağı doğru indirmişti.
Boğuk bir sesle:
"O elinde tuttuğun şey sadece bana ait. Tıpkı senin gibi. Bu bir uyarıydı sevgilim. Eğer o şey başka kişilere kalkarsa o zaman yapacaklarımdan korkmalısın."
Ağrıyı artık daha az hissediyordum. Bacaklarını yeniden yatağa uzattı. Uzun sarı saçlarını yastığa bıraktı. Bana bakmaya başladı. Ben tepkisizdim. Ona bakmıyordum bile. Kaşlarını çattığını farkettim.
"Ama yapma böyle ya. Hem dün seni ne kadar merak ettim, biliyor musun? insan bir cevap vermez mi? Tamam affediyorum ama herşeyin bir bedeli var" dedi. Yaklaşık beş dakika boyunca hiç konuşmadı. Sonra birden söze girdi.
"Kalk hadi annen bizi bu hâlde görürse ikimizde yanarız. Gerçi kapı kilitli ama, olsun."
Kalkıp hızlı bir şekilde kıyafetlerimi giydim. Ben çıplak hâldeyken vücüduma bakıp güldü. "Ne?" diye çıkıştım.
"Yok bir şey acele et gitmemiz gereken bir okul var."
Çantamı hazırladım. Yola koyulduk. Çok geçmeden okuldaydık. Okulun kapısından girdiğimizde benim gözüm Zeynep hocayı arıyordu. Yanımda güzeller güzeli Deniz vardı. Ama o umrumda değildi. Çok geçmeden onu gördüm. Okulun içinde nöbetçi masasına oturmuş bir şeyler karalıyordu. Deniz'e işaret ederek ben oraya gidiyorum dedim. Tabi oda arkamdan. Hocanın karşısına dikilmiştik. Günaydın falan tarzı konuşmaları yaptık.
Hiç beklemediğim bir anda Deniz beni öptü. Zeynep hoca bu olayı görünce biraz bozuldu. Beni mi kıskanıyordu? Ama böyle bir şeyin olmasına inanmak istemiyordum. Zaten inansam da bir şey farketmeyecekti. Zeynep hocadan özür dileyerek Deniz'i kolundan tuttuğum gibi bir köşeye çektim.
Sinirli bir ses tonuyla "amacın ne senin kızım?" Dedim.
Yanaklarını şişirdi. "Canım çekti lan salak. hem öpemez miyim? Sevgilimsin ne olucak?" Bir nevi haklıydı ama hocaya rezil olmuştum. Sanırım kadınlar arası bir savaştı. O erkek benim gibisinden. Bilmiyorum, ama ben böyle düşünmüştüm.
Ona baktım. "Tamam hayatım. Kabalık ettim, Üzgünüm" dedim.
Önemli değil canım. Beni bir kez öpersen ödeşebiliriz. Orda yanağına ufak bir buse kondurdum. Sınıfıma gittim. Son ders Edebiyattı. Ders bittikten sonra çantamı almış çıkıyordum ki o mükemmel sesi duydum.
"Alp bakar mısın?" Ona doğru döndüm. "Buyrun hocam" dedim.
"Ya buralarda güvenebileceğim bir kasap var mı? Biliyorsun buraya taşınalı kısa zaman oldu. Geçen eve giderken kayboldum. Sana zahmet olacak ama bana eşlik eder misin?" dedi.
"Ne demek hocam. Her zaman" dedim. Deniz'in dersinin bitmesine bir saat vardı. O zamana kadar dönerim diye düşündüm.
Önce kasaba uğrayıp et aldık. Ardından fırına uğrayıp Ekmek aldıktan sonra Hocanın kaldığı apartmana geldik. ikinci kata kadar torbaları taşıdım. Çantasından anahtarı çıkardı. Kapıyı açtı. Elimden poşetleri alırken
"içeri gelmek ister misin?" Dedi. Bu teklifi benim için bulunmaz bir teklifti. Belki de içerde...
"Tabi neden olmasın" dedim, sırıtarak. Ayakkabılarımı çıkarıp bir köşeye koyduktan sonra eşikten içeri girdim. içerden bir ses "sağdan ilk oda canım" dedi.
Koridorda en fazla iki kişi yanyana durabilirdi. Sağdaki ilk odaya girdim. Ev gerçekten iyi döşenmişti. Geniş bir salonu vardı. Pencerelerden içeri süzeleb ışık ortamı daha da güzelliştiriyordu. Tek kişi yaşayan biri için bu oda fazlaydı. Bu düşüncelerimi yine içerden gelen ses bozmuştu.
"içecek bir şey ister misin?"
Çekingen bir ağızla "mümkünse bir su alırım hocam" dedim.
"Tabi hemen getiriyorum. Kendi evinde gibi rahat et" dedi. Koltuklardan birine yerleşirken parkelere çarpan tok, topuk sesi gittikçe yükseliyordu.
Şimdi yanında bambaşka bir Zeynep vardı. Ona öğretmen gözüyle bakmam imkansızdı. Elinde tuttuğu bardaktan sular damlıyordu. Saçlarını yanlara salmıştı. Onun olmadığı çok belli olan bir t-shirt giymişti. Sağ tarafı omuzundan aşağı düşmüştü. Şeffaf renkteki sütyenin ipi rahat bir şekilde kendini belli ediyordu.
Salaş tarzı beni çok fena etkilemişti. Elideki suyu alıp içtim. Belki içimdeki ateş söner diye. Yine mi kızarıyordum ben? Evet sanırım, domates gibi kıp kırmızı olmuştum.
Yine utanmıştım. Ama benim karşıma böyle çıktığına göre o da bana karşı boş değildi, diye düşünüyordum. Keşke düşünmeseydim.
Aramızda 35-40 cm. vardı. Elimi beline dolayıp kendime çektim. Hiç beklemediği bir hareketti bu. Dudaklarına yapıştım. O da bana karşı tepkisiz değildi. Dudaklarını hareket ettiriyordu. Sevinmiştim. Ama sonra birden beni itti. "Ne yapıyorsun sen" dedi. Öyle bir tokat vurdu ki cidden yere kapaklandım. Bu ne güç be yavrum, diye geçirdim içimden.
Seri bir şekilde ayağa kalkıp başımı yere eğdim. "Çok özür dilerim hocam" dedim.
"Çık evimden" dedi. Seri bir şekilde evi terkettim. -
-
1.
-1Bro sen ne yaptın be
-
1.
başlık yok! burası bom boş!