+6
29.Bölüm (Dayak)
Bu sözleri ben mi söylemiştim?
Kutay şaşırmış bir şekilde bana bakarken, Kezban
"Bana hangi konuda yardımcı olabilirsin? Söyle bakalım" deyip kollarını göğsünde birleştirip benim ne söyleyeceğimi beklemeye başladı.
Masum bir ifadeyle. "Kulağına söyleyebilir miyim?" Dedim.
Neden olmasın" dedi.
Kulağına eğildim. Kulağının önüne düşen saçlarını tuttum. Arkaya doğru nazikçe ittim.
"Seni gördüğümde on saniye hiçbir şey düşünemedim. Senden başka." Kız benden bu cümleleri beklemediğini yüz ifadesinden anlayabiliyordum. Kulağından uzaklaşıp tam gözlerinin içine baktım.
"Bir insana aşık olup olmadığınızı ilk on saniye belirler." dedim. Kızın hiç düşünmeden reddetmesi gerekiyordu. Yaşça ondan küçüktüm. Hem de çok küçük. Vücut yapım 18 gösteriyordu, ama yinede yeterli değildi.
"Üzgünüm ama nişanlıyım ben" dedi, elindeki alyans'ı göstererek.
Yazmadan önce neden eline bakmadım ki diye, kızdım kendime. Yüzümü düşürerek "Benimki çocukça bir umut zaten" dedim. Masum ifade takınmak her zaman işe yarardı.
Başımı çenemden tutup kaldırdı. Bu hareket hep korkutmuştu, beni. Çünkü arkasından bir yalan gelebilirdi. Yalandan korktuğum kadar hiçbir şeyden korkmadım.
"Hem birini tanımadan nasıl sevebilirsin ki ablacım?"
Ne, ne, ne? Uzun zamandan belli ilk defa her kuşun etinin yenmeyeceğini anladım. Eli hâla çenemdeydi. Elini tutup aşağı çektim. Hızlıca mağazadan çıktım. Arkamdan Kutay. Reddedilmek koyuyor ya, diye düşündüm. Çıkışa doğru yürürken biri arkamdan seslendi. Döndüm. 20-25 yaşlarında bir adam "Sen Alp Soylu'sun" değil mi?" Dedi.
"Evet" dedim.
Çocuk sağ kolundan öyle bir yumruk çıkardı ki ben hayatımda öyle yumruk yemedim. Deniz'in sevgilisinden yediğim solda sıfır kalır. Yere düştüm. 1 dakika kadar kendime gelmeyi bekledim. Çocuk benden hesap sormak için bekliyordu.
Benimle işi bittiğine emin değildim. Çok sinirlenmiştim. Kalktığım gibi çocuğun kasık bölgesine vurdum. Benden aşırı uzundu. Kafa atamazdım. Atsamda işe yarayacağından emin değildim.
Azımda tuzlu bir şeyler hissediyordum. Tüm bunlar olurken Kutay karı gibi hiçbir şey yapmadan beklemişti. Çocuk yere devrilmiş kıvranıyordu. Dudağımdan aşağı ince bir çizgi halinde kan akıyordu.