+8
Kadını görünce hocaya burada dedim hoca tekrar seslendi oda eyyy dedi kapının önüne iki büklüm kısa boylu elinde baston olarak kullandığı eski bir baston la kafasını kaldırmadan gözlerini yukarı dikerek bize gelin içeri gelin dedi. Salondan girdik ayakkabıları çıakrmak için ayrı bir bölüm vardı orada ayakkabılarımızı çıkardık ve salondan sağdaki ilk kapıya döndük kadının bize baktığı odaydı burası. Odanın içinde ilk dikkatimi çeken duvardaki takvimdi .. Sayfalarını yırtık aldığımız takvimlerden ama takvim sap sarı sararmıştı tarihide 1976 idi. Evin içinde çok eski gri bir halıfleks vardı ama kirden rengi siyaha yaklaşmıştı ve tahta olan evin duvarlarında çitlerde asılı olan kargaların artık kup kutu olmuş hali vardı. Herkes içeri girdiğinde kadın oturma odasının kapısınıda kapattı ve kapının arkasında genelde kıyafet asılı olan yerde yarasa ölüleri vardı aynı kargalar gibi asılmış şekilde ama kurutulmuştu. Hepimiz tedirgin tedirgin oturduk kadının gözü nedense bendeydi kadının gözlerinde resmen cadılık vardı. Zaten bilen bilir (CAZI ) diye bir efsane vardır karadeniz de uzun yaşayan yaşlı ve kılık değiştirebilen bir tabiri vardır bunun...
Herneyse kadın bana gözlerini dikmişti dişşiz ağızı ile saçma sapan gülüyordu ama gözlerinde o gülme yoktu. Hoca lafa girdi nasılsın felan bir şeyler dedi laf açmak için. Yolda gelirken ekmek almıştık kadına giderken elimiz boş gitmeyelim diye ekmeği kadına uzattı hoca , kadında bana oğlum sen mutfağa bırak dedi mutfakta hemen o odadan geçilen biyerdi kapısıda yoktu mutfağa masaya bırak dedi. Mutfağa girdim çok pisti yani mide bulandırıcak derecede ...
Yerde koca bir kazan vardı gözüm ilişti ekmeği bıraktıktan sonra kazanın içinde küçük kaplumbağa kabukları vardı . Bildiğin içinden hayvanı çıkarmış sanki kabuklarını almış gibi 4,5 tane irili ufaklı kaplumbağa kabukları vardı.
Ama kara deniz de ben hiç kaplumbağa görmemiştim. hatta hayatımda hiç görmemiştim ancak televizyonda görmüştüm ama tanıdım doğal olarak başka bir şey olamazdı. Kadın heralde anladı ki hemen gel içerde otur oğlum dedi beni içeri çağırdı . Gözünü bana dikmişti resmen bana acayip bakıyordu . Ağzı gülüyordu ama gözlerinde farklı bir bakış vardı ,Bu beni yeterince tedirdin etmişti birde o kaplumbağa kabuklarını görünce iyice tuhaflaştım bir an önce gidelim istiyordum.
Tümünü Göster