/i/Soru Cevap

Bilmemek değil başlık açmamak ayıptır...
  1. 26.
    0
    Tabii ki. Atatürk zaten cemiyette her zaman arka plandaydı. Mesela hemen örnek verelim. Atatürk ilk görev yeri olan Şam 5. Ordu'da iken orada Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kuruyor. Kendisi o yörede iken cemiyeti genişletiyor ve Şam, Yafa, Beyrut, Kudüs gibi şehirlerde şubeler açıyor. Daha sonrasında askeri boşluktan yararlanarak Selanik'e geliyor. Asıl işlevi en büyük olan şube burada açılıyor ve bu cemiyetin amacı tıpkı ittihat Ve Terakki gibi Meşrutiyet'i istihsal etmek ve Abdülhamid idaresine olağan güçleriyle mücadele etmektir. Daha sonra orduda bulunmadığı anlaşıldıktan sonra Mustafa Kemal Şam'a geri dönüyor. Şam'a geri döndükten yaklaşık 1-1,5 ay sonrasında Talat Bey'in Selanik Şubesini açtığı Osmanlı Hürriyet Cemiyeti esas duruşu Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'nden alıyor. Hatta Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'nde olan kişiler bile OHC'ye katılıyor. Tabi bu OHC daha sonra Ahmet Rıza Bey'in kurduğu Paris şubeli ittihat ve Terakki ile birleşiyor ve resmi olarak 27 Eylül 1907'de kuruluyor. Mustafa Kemal Bey burada üzüntü duyuyor çünkü Meşrutiyet'i istihsal edecek cemiyetin başında gelecek kişilerden olamayacaktı. Daha sonrasında 1908'de ise dağa çıkıp hürriyet için isyan başlatan Resneli Niyazi, Ohrili Eyüp Sabri, Enver Paşa gibi bir birliğe sahip olmadığı için yine geri planda kaldı. Abdülhamid'in tahttan indirilişinde de rolü geçmedi. 31 Mart Vakası olduğunda isyanı bastırmaya giden Hareket Ordusu'nun Kurmay Başkanı Mustafa Kemal Bey komutanı ise Hüseyin Hüsnü Paşa'dır. Hareket Ordusu Hadımköy'e ulaştığı zaman Enver ordunun önünü kesip Kurmay Başkanlığı'nı kendine komutanlığa ise Mahmut Şevket Paşa'yı almıştır. Bu kırgınlıkla Hadımköy'den Selanik'e gitmiştir. Daha sonrasında Merkez-i Umumi Kongre'ye Trablusgarp Mümessiri olarak katılmıştır. Orda ise bu üzüntüsünü anlatmıştır. Atatürk neredeyse her daim cemiyetin arka planında bulunuyor. Fakat subay kadrosunda güzel bir yere sahiptir. Mesela Enver ile gönüllü subay olarak Trablusgarp Savaşı'na katılmıştır. 1915'de Çanakkale'de ise 19. Alay Komutanı'dır kendisi. Gelelim son soruna. ittihatçıların içinden çıkmış onların görüşlerini benimseyen demişsin. Tam olarak 1912'den sonra ittihat ve Terakki komitacı ruhuna bürünmüştür. Sırf bunun için cemiyetin kurucusu olan Ahmet Rıza Bey bile cemiyetle bağlarını kopartmıştır. Mustafa Kemal Bey ittihat ve Terakki'ye katılıyor fakat ordunun siyasetle bağlarını kopartmasını istiyor. Tabi bu diğer ittihatçı kadronun içerisinde bulunan kişiler tarafından hoş karşılanmıyor. Asıl kopuş sebebi budur. Zaten az önce yazdığım cemiyetinin yerinin kapılması, Meşrutiyet istihsal edilirken sözünün geçmemesi, 31 Mart Vakası'nda ise Kurmay Başkanlığı'nın alınması gibi şeyler onu ittihat ve Terakki'den kopartmıştır.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster