/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    0
    Hikayeyi haftalar önce yazdım. Bu gün en dertli günlerimden birisini yaşıyorum. Ve bu hikayeyi sizlere sunmak istedim. Nasılsa kitap niyetine çıkacak birşey değil
    Aslında sevdiğim kız için yazmıştım ama bu gün başkasıyla el ele görmek bunu haketmediğini anlamama sebep oldu. iyi okumalar dilerim. Bu uzun hikayeyi bu gün bitirmeye çalışacağım

    1.Bölüm
    Gözlerimi açtığımda karşımda kocaman bir mavilik gördüm. Heycan ve bilinmemezlikten olsa gerek korkuyla yattığım yerden fırladım.
    Etrafımda ufak çalılıklar ve hafif çölleşimiş toprak gördüm.
    Beynimi ne kadar zorlasamda buraya ne zaman geldiğimi en önemlisi de kim olduğumu hatırlayamıyordum.
    Yerimden yavaşça doğrulup sendeleyerek yürümeye başladım. Bir insan görmeyi çok istiyordum.
    Hangi yıldaydım?
    Bu günlerden neydi?
    Ben kimdim?

    2.Bölüm
    Uzun bir yürüyüşün ardından küçük bir gölet bulmuştum. Sıcağın etkisiyle dilim damağıma yapışmıştı. Suyun üzerine yansıyan görüntüme baktığımda çok genç olduğumu gördüm.
    Daha sakıl bile tam olarak çıkmamıştı.
    Ellerimimle ensemide serinletip, bol miktarda su içtikten sonra tekrar yürümeye başladım.
    Etrafta kuş sesinden başka hiçbirşey yoktu.
    Ağaçlarda giderek artıyordu. Belliki ileride bir orman vardı.
    Ormana girip girmeme konusunda kararsızdım. Ama ağaç dallarıyla kendime bir yer yapabilirdim.

    3.Bölüm
    Kafamdaki birçok düşünce beni korkutuyordu.
    Bu bilinmezlik beni çıldırtabilirdi. Hemen bir insan bulmalıydım. Paramk izimden benim kim olduğumu bulabilirlerdi. Belkide deliler hastanesinden kaçmış bir hastaydım. Hayır hayır bu olasılık olamazdı. Ben deli değildim. Ama kim olduğumuda bilmiyordum.
    Bu düşüncelerşe ormanın derinliklerine gelmiştim. Karnım çok açtı.
    Yerdeki mantarların çoğu zehirliydi.
    Zehirli olmayan mantarları tek tek topluyordum.
    Ama kulağıma hafif yankı sesleri geliyordu.
    Gittikçede sesin netliği ve kaliteside artıyordu. Mantarları bırakıp bir çalılığın içine kendimi attım.

    4.Bölüm
    Konışma sesleri geliyordu. Sesler birden kesilmişti. Ben ise paniklemiştim. Ya sarhoşun biriyse. Bana tecavüz bile edebilirdi.
    Ormanda kaba bir ses inledi
    "Heyyy ağacın arkasındaki çocuk sende kimsinn! Çık ortaya hemen!"
    Sesi gerçekten o kadar tuhaftı ki hiçbirşeye benzemiyordu. Ne sarhoştu nede ayyaşın teki.
    Korkuyla saklandığım yerden çıktım.
    "abi lütfen bana zarar verme, ben kayboldum"
    Diyordumki bütün duygularımı, hatta kendimi hissedemez oldum.
    Karşımda heybetli bir adam, peleriniyle atının üzerinde karşımda duruyordu. Yanındada küçük bir at üzerinde pelerinli bir çocuk vardı.
    Bunlarda kimdi. Ben neredeydim. Bütün bedenim korku içinde titremeye başladı.
    Karşımdaki heybetli adam "hey çocuk sen burada ne arıyorsun"
    Diyerek sesiyle ormanı inletti. Korkudan konuşamaz oldum. Sanki bedenimi kaybetmiş, düşüncelerimle yaşıyordum.
    Gizemli adam sesiyle tekrar "çocuk adın ne ve burada ne yapıyorsun?" dedi.
    Korkuyla zor bir şekilde konuştum.
    Sadece adım Berk diyebildim. Nereden geldiğimi bilmiyordum. Anlatsam bana inanmazlardı zaten.
    Adam çocuğa dönerek "bak gördünmü yaptığını senin gibi sorularıma geç cevap veriyor"
    Çocuk hafif sırıttı. Adam tekrar bana döndüğünde ben öyle bir titriyordum ki düşüp bayılacaktım. Gerçekten çok ama çok korkmuştum. Adam bunu fark etmiş olacakki  evlat korkmana gerek yok sana zarar vermeyeceğim sadece bir soru sordum Hem bu üzerindekilerde ne böyle? "
    sanki dilimi yutmuştum.
    " Çocuk yanıma gelerek atıma bin hadi"

    5.Bölüm
    Yapılacak hiçbirşey yoktu. Bu gizemli adamla mecbur gidecektim. Şu ana kadar görüdüğüm tek insanlardı.
    Atın üzerinde ilk defa yolculuk ediyordum. Çocuğu sıkı sıkı kavramıştım.
    Çocuk bu durumdan belliki rahatsız olmuştu. Ama ses etmiyordu.
    Nereye gidiceğimizi düşünürken, ormanın içinde kamufule olmuş, sekizgen şeklinde, küçük bir tarlası olan, bahçeli, ağacın üzerinde gizli bir yer bulunan bir yere geldik. Burayı bütün yaşamım boyunca arasam bulamazdım.
    Ama tabiki beni kesme, doğrama olasılıkları da vardı.
    Ama önümde duran kıza bakınca böyle birşey yapma olasılıkları çok düşük gibiydi
    Belkide ölecektim bu yüzden anı yaşamalıydım. Güneş ışınları ağaçlara vuruyordu. Ağaç gölgeleri baya uzundu. Bu yakında havanın karacağını gösteriyordu.
    Yüzüme vuran rüzgarı hissettim.

    6.Bölüm
    Evin dibindeydik. Gizemli adam bana önden eve girmemi söyledi.
    Mecburi olarak dediklerini harfiyen yerine getiriyordum. Her an beni kesebilirdi. Evin kapısı ahşaptandı. içeriye girdiğimde karşımda yerde serili kocaman bir ayı postu vardı. Ortada ahşaptan bir masa, etrafında bir kaçtane tahta oturak, büyük bir şömine, mutfağa benzeyen bir alan, ocak yerinede ateş yakıldığı belli bir yer.
    Gerçekten şaşkınlığımı gizliyemiyordum. Kapıda dikili kalmıştım. Adam arkadan itekledi. içeriye doğru ilginç bakışlarımla ilerledim. Gizemli adam hayatında hiç ev görmedin galiba dedi. Konuşamadım. içerde ne buzdolabı, ne televizyon hatta saat bile yoktu.
    Adam üzerindeki pelerini çıkartıp masadaki kahıt parçalarını toplamaya başladı. O sıra eve gizemli kız elinde odunlarla girdi.
    Bu kız bu odunları nasıl taşıyor diye iç geçirdim.
    Adam oturmamı söyledi. Kıza dönerek "Efsun ateşi yak benim karataş kalesine bu belgeleri zütürmem gerekli. Misafirimize iyi bak bi çılgınlık yapmaya kalkışmasın eğer yaparsa haddini bildir" dedi
    Bi çılgınlık derken hafif sesini yğkseltip bana baktı.
    Kız patatesleri çok güzel bir bıçakla masada dilimleyip, toprak kaba koydu. içinde domates katıp, ateşi yaktı ve pişirmeye başladı.
    Buradan kurtulma planları geçiriyordum. Bu kızı alt edebilirdim. Ama gizemli adam beni yakalarsa kötüşeyler olabilirdi. Zaten kaçsamda nereye gidebilirdimki.

    6.Bölüm
    Adam elinde başka evraklarla eve girdi. Gizemli kız masaya toprak kapları ve gümüş kaşıkları koydu.
    Gizemli addam masaya oturduğunda kız yemekleri koydu. Adam bana dönerek "aç değilsin galiba evlat" diyerek gözlerimin içine gel dercesine baktı.
    Yemden çekingen daavranışlarla doğrulup masadaki boş yere oturdum.
    Masadan gelen ahşap kokusu çok garipti. Teknolojiden yaklaşık bilmediğim kadar uzaktaydım.
    Aklımdan yoksa geçmiştemi yaşıyordum, ya o hatırladıklarım neydi diye düşünürken yemeğin tadına baktım.

    7.Bölüm
    Yatma vakti geldiğinde yumuşak bir alana uzandım.
    Bütün gece ay ışığına odaklanatak nereden grldiğimi düşündüm.
    Üzerimdeki kıyafetlere baktığımda gelecekten geldiğimi biliyordum. Ama buraya nasıl geldiğime anlam veremiyordum.
    Sadece ismimi bilen birisi olarak gelmiştim.
    Belkide bir rüyadaydım ama uyanamıyordum.
    Bu düşüncelerle derin bir uykuya daldım. Uyandığımda gizemli adam çoktan kalkmış belgeleri inceliyordu.
    Bana bakarak homurdandı. Rüyamda gelecekle ilgili birşeyler görmüştüm.
    Yerimden doğruldum. Adam bana "şimdi konuşmaya başlayacakmısın" dedi. Heycan içinde çöl gibi bir yerde uyandığımı. Sadece adımı bildiğimi daha sonra sizinle karşılaştığımı anlattım.
    Tabi bana inanmadı. Büyük bir kahkaha attı.
    Daha sonra işine devam etti. Adı Efsun olan gizemli kız içeriye elinde bir sepetle girdi. Kahvaltıyı hazırlamaya koyuldu.
    Ben kafamda bir çok soruyla kaç yılında olduğumuzu sordum. Adam tuhaf bir bakışla bana dönerek 1720 dedi. Şu ana kadar duyduğum en saçma cevaptı bu. Nediyeceğimi bilemeden ama amaa demeye başlasamda susmanın en iyi seçim olacağını düşündüm.

    8.Bölüm
    Değişik bir kahvaltıdan sonra gizemli adam beni Çakıltaşı kalesine zütüreceğini söyledi. Vay bee ilk defa kale görecem diye heycanlanmıştım.

    Yaklaşık 5 kilometre yolun ardından kocaman bir kaleye ulaşmıştık. Kalede zırhlı korumalar vardı, kapıyı hiç sormadan direk açıverdiler.
    içeride her köşebaşında sönmüş meşaleler ve askerler vardı, o kadar geniş bir alandı ki.
    Bir kaç yerdede çocuklar eğleniyordu.
    Aklıma birkaç şey geliyordu. Acaba burası bir çocuk hapisanesimiydi. Ama öyle bir yerede hiç benzemiyordu.
    Ben hayretle etrafı inceliyordum. Gizemli adam kapının önünde brklememi söylemiş bir odaya girmişti.
    Daha sonra kapı açıldı ve gizemli adam içeri girmemi söyledi.
    içerisi çok değişikti
    Adam bana hoşgeldin diyerek annem ve babqmın kim olduğunu sordu. Hiçbirşey hatırlamadığımı söyledim. Gizemli adama kaçamak bir bakış attı. Nerede yaşıyorsun peki dedi. Ama onunda cevabını bilmediğimi söyledim.
    O zaman burada kalmaya başlayacaksın evlat beni takip et dedi.
    Mecbur onu takip edecektim. Beni kocqman yatakların olduğu içinde birsürü çocuğun bulunduğu bir odaya zütürdü.
    ···
   tümünü göster