Fatihin yanına gittim. Yine aynı sohbetler şurda şu mekan şurdaki şu mekan diye anlattıda anlattı.
iş benim için rahat bir görevdi ve hertürlü zorluğun altından kalkabileceğimi hissediyordum.
Elektrikçiden çıkarken yine bana bir anahtar verdi ve arabanın arkasındakini giyip öyle git mekanlara dedi.
Passatın arka kapısını açıp içeirye baktım bir takım elbise vardı. Eve gidip giydim . Silahımı belime taktım aynada bir süre kendime baktım. Bir yandan jilet oldum haa diye söylenirken aslında bu kişinin olduğum kişiyle alakası olmadığını farkediyordum.
Bindim arabaya sonrası normaldi tek farkı bu sefer gittiğim mekanlar daha lüks ve büyüktü. Dediklerine göre Tarık bey büyük bir iş yakalamış ve Şehrin zengin kısımlarının haracınıda devr almıştı.
Furkanın anlattığına göreyse adam Furkanın çocukluğundan beri hiç duraksamadan işlerini büyütüyor ve gelişiyordu bu sayedede hem saygınlık hemde bu camiada işlerini kolayca hallediyordu.
Son iki mekan kalmıştı. Keyfim yerindeydi bu iş gözümü boyuyordu. Açtım radyoyu Teoman çalıyordu. Bağırarak eşlik ediyordum.
- Sorma neden niçin
herşey yalnızlıktan
bak..bak.. Güzel bir gün ölmek için...
https://www.youtube.com/watch?v=2at-8ZbjRXs
Mekanın önünde durdum arabayı kilitledim mekanın kapısında içeriye doğru girmeye başladım .Yakamı düzelttim. Geldiğim yer bir pub tı.
- Selamın aleyküm dedim görevliye. hafif sesli ahkam kesen bir tonda.
+ Merhaba beyefendi nasıl yardımcı olabilirim
- Patronun.
+ Anlamadım Selim beyle mi görüşmek istiyorsunuz.
- Hah işte kimse artık. Çağırırmısın.
Kadın içeriye gidip patronunu çağırdı. bir masaya oturduk.
- hiç lafı uzatmayayım. Tarık beyin teslimatı için geldim.
Adam arkasına yaslandı hafif tebessüm etti.
+ Ben Kadir Karahan'dan başkasına haraç vermiyorum evlat dedi.
- Evladın değilim lan ben senin. Bak işi zorlaştırma işte ver bende yoluma bakayım.
+ Tarık'a söyle beni çoluk çocukla muhattap etmesin. Göndereceksede senin gibi küçük çakallarla işim olmaz benim aslanım.
Adamın bu denli rahat ve yavşak tavırlar sergilemesine ayar olmuştum . Ceketimin belinde silahımı çıkarıp masanın üzerine koydum.
- Bak lan bana. Selim bey. Senin gibileri çok gördüm. Daha hiç sıkıntı yaşamadım. Tarık beye şimdi gitsem ilk seni gibicek sonrada beni gibicek. Bu yüzden teslimatı almadan gitmiyorum.
+ gibtir lan. deyip masadan kalktı omzumdan tuttu görücek daha çok şeyin var dedi. Harcatma kendini hadi ufak ufak gibtirol git şurdan.
Adamın elini alıp kırdım sonrada ayağa kalkıp boyunundan tutup yere yatırdım . Oanda bir koruma dış kapıyı kollarken diğerleride bana silah çekti. Bende masanın üzerinde duran silahı. Adamın kafasına dayamıştım bile.
- Veriyormusun vermiyormusun lan . dedim
adam elinin acısından konuşamıyordu Havaya ateş ettim yeniden doğrulttum. Kafasına veriyormusun vermiyormusun. Korumaları sandalyelerin arkasına geçip sadece bana bakıyordu ama sıkmıyorlardı. Adam en sonunda bağırarak paranın yerini söyledi ve getirmelerini emretti.
Parayı alıp silahımı hala onlara doğrultarak çıktım mekandan.
Arabaya binip diğer mekanıda hallettikten sonra. Fatihin yanına gittim. Tarık beyin yerini öğrenip yanına gittim. Depo gibi gibi yere girdim Tarık bey tam karşımdaydı. Teslimatı verdim.
+ Aferim aferim. dedi
- Yalnız Tarık bey. Birşey söylemem gerek size.
+ Noldu.
Mekanın adını söyleip elini kırdığım adamla konuşmalarımızı, gelişen olayları ve parayı en sonunda aldığımı anlattım.
ilk durup göz kırpmadan suratıma baktı. Sorna ayağa kalkıp yanıma geldi.
+ Naptım demiştin
-Parayı aldım yani.
+ Hayır onu demiyorum dedi sakince
sonra bana bir sille attı hayatımda kimseden öyle tokat yememiştim. Yere düştüm kaldırdı bitanede yumruk attı.
+Ulan adamın bileğini kırmak nedir yavşak. Lan .. lan ben sana teslimatı alıcaksın demedimmi hayvan oğlu hayvan. Silah sadece göz korkutmak için kullanıcaktın. Öğlen vakti admaın kameralı mekanında silah çekip üstünede adamın bileğini kırmak nedir diyip bitane daha vurdu.
Ardı ardına yediğim tokatlar hem canımı ykaıyordu hemde gururumla oynuyordu.
Ayağa kalkıp yumruğumu havaya kaldırdım. Sonra durdum. Korumalar bana silahlarını çekti.
Tarık bey gülümsedi . Silahlarınızı indirin diye el işareti yaptı.
+ Hah hah. Yediğin halt yetmezmiş gibi birde banamı vurucaksın.
Elimi indirdim ama sinirden burnumdan soluyordum.
+ Sen dua et bunu ilk senden öğrendim bukadar basit bi işi bile beceremeyen taktan bi çocukla ne işim olur lan benim. dedi ensemden tutup. Ve devam etti.
Sen dua et bunu ilk senden öğrendim. Yoksa seni gömerdim buraya.
Adam ruh hastasının tekiydi o an içimden keşke girmeseydim bu taktan dünyaya diyordum bir yandanda haklıydı aslında çok düşüncesiz bir şekilde davranmıştım.
+Bak Sedat yürekli çocuksun seni Harcamak istemiyorum. Bu ilk ve son hatan olsun.
Bir dahaki hatanda değil benden yumruk yemek yüzümü bile görmeden. Ölmüş olursun.. Yada daha kötüsü sen düşün.
Bu hayattan artık çıkamayacağımı anlamıştım.
- Özür dilerim. deyip kafamı yere eğdim.
+ Şimdi bana söyle kalıyormusun.. Gidiyormusun.
Derin bir nefes alıp verdim dudağımdan gelen kan yere damlıyordu. Ya bu kan boş yere akmış olucaktı yada hakkını vericektim. diye düşünüyordum
- Kalıyorum.
+ Dediğim gibi ilk ve son olsun bu Sedat. O Kamera işinide bir şekilde halleticem Kadir Karahan denen herifte zübbe orusbu çocuğunun tekidir zaten diye mırıldandı kendi kendine.
Bi daha bu işi yapmayaksın. Madem silah doğrulta biliyosun aslan gibi. Aslanlar gibide bi iş ayarlıcam sana. Şu mevzuları halledene kadarda bişekilde pılını pırtını toplayıp Benim villanın bahçesindeki işçi evinde kalıcaksın.
- Tamam Tarık bey. Dedim Bana bir miktar para verdi.
Yeniden arabayı Fatih'e bıraktım. Ve eve gittim.