-
1.
+2Aslında herşey askere gitme kararını almam ile başlamıştı. 20.000 üzerinde üniversite mezunu aday başvuru yapmıştı ve onların içinden 400 kişi içine girerek izmir Foça jandarma komando okuluna gitmiştim. Son derece başarılı bir eğitimin arkasına sıra kura çekme gününe gelmişti. Elimi kura toplarının arasına soktuğumda karşıma ne çıkacağını bilmiyordum. Çektim ve baktımki Hakkari/Yüksekova. O bölgeye yedek subay komando olarak gitmek için yola çıktığımda hala daha kendime inanamıyordum. Ülkenin en uç sınırına gitmiştim. Görev süremiz son sürat başlamıştı. Mayınlı bölgeler, araziyi tanıma , gittiğimin daha ikinci haftasında çatışmalar , karakol baskınları derken adapte olmam sürem son derece süratli olmuştu. Geçen sürenin ardından artık tecrübeye endeksli olarak emrim altındaki tim ve asker sayısı artmıştı. Rutin görevlerimiz genelde hava kararınca başlıyordu ve aydınlanınca bitiyordu. Sessizce ve zifiri karanlıkta görev alıyorduk. Hikayemin başladığı gün yine rutin görevimi yapmak üzere 3200 m yükseklikteki karakol askerlerini kontrol için yanlarına tırmandım ve soluklanmak için oradaki ufak kulübeye girdim. Daha sonra askerlerle birlikte durum değerlendirmesi yapıyorduk ve birden içeri bir asker heyecanla girdi ve komutanım içeriden dışarıya kimse çıktı mı dedi ?
Bende yok oğlum daha yeni ben geldim kimsede çıkmadı bak hepimiz buradayız dedim ama dışarıya doğru bi karaltının çıktığını gördügünü ve çok paniklediğini söylüyordu. Uykusu geldi saçmalıyor diyerek bunu kısa süreli olarak içeri aldım ve dışarıya yeni askeri yolladım. ilerleyen saatlerde köpeklerimiz belli belirsiz birşekilde yogun olarak havlamaya başladı. Ve sabit bir bölgeye dogru ısrarlı bi şekilde bağırıyorlardı. Sızma olarak tabir ettiğimiz teroristlerin yaklaşma olayının olmasından korkarak hemen termal ve gece görüşlerle tarama yaptım. işte o anda hızlıca ilerleyen bir ışıktan başka birşey görmedim. Ne bir insan ne bir hayvandı. Anlam verememiş ve irkilmiştik. Daha sonra içeriye geçtiğim anda diğer rütbeli arkadaşımdan telsiz uyarısı geldi. ÜST rütbeli komutanlardan birinin benim bulunduğum bölgeyi kontrol için geldiğini ifade etti. Bende acilen askerlerimi uyarmak için dışarı çıktım. Kendilerine çeki düzen vermesini sağladım ve gece görüş kameramla yaklaşma bölgelerine baktım. Genelde çok ufak bir el feneri ile geldikleri için onları algılamak çok kolaydı. Gerçektende çıplak gözle ufak bir ışığı gördüm
bize doğru geliyordu. Tekrardan askerlerimi ve çevreyi gözden geçirmeye gittim. Sonra ışığa baktığımda 10 dakikalık mesafede bi bölgede
daireler çizmeye başlamıştı.
ne yapıyor yahu bunlar demeye kalmadan . telsiz tekrar açıldı . ve arkadaşım ne oldu ulan korktun dimi diye dalga geçti. meğersem bana gelen giden yokmuş . bende ona şu anda ikimizin arasında bulunan bölgedeki ışığı görüyormusun dedim. oda derhal tarama yaptı ve hayır görmyürum dedi
tedirgin bir şekilde yanıma acil müdahele timini alarak o bölgeye hızla ilerledik .
oraya ilerledikçe garip bir ses ve gürültünün geldiğini duydum tıkırtılar ve bunun gibi şeyler vardı ve ışık hala gözümün önündeydi
iyice yaklaştığımda gözle bile takibin zor olduğu bir hızla o bölgeden uzaklaştı ve 4 adet karaltınında farklı yönlere ilerlediğini gördüm. inanamamıştık ağzımız açık kaldı ve dua etmeye başlamıştım. çünkü onlar gerçek değillerdi. elimiz ayağımız boşalmıştı benimle gelen tüm askerler o neydi o neydi diyerek çıldırmışlardı. kimse bi anlam veremedi. orada 1994 te anlatılmaya el vermeyecek şekilde şehit düşmüş askerler olabileceğini düşünmüştük. fakat bilemiyorum. Bunu paylaşmak istedim. Umarım rahatsız etmemişimdir.
tEŞEKKÜRLER.
başlık yok! burası bom boş!