+7
Sanki saatlerce yürüdüğüm o on adımlık koridorun sonuna gelip salonun kapısında durduğumda bu dünyadaki cehennemimi yaşamıştım. O varlık yine oradaydı. Upuzun neredeyse kafası tavana değecek boyuyla orada duruyordu. Ama asıl dehşet olanı yalnız değil, Sevda da yanındaydı. ikisi de bedenleri birbirine kafaları bana dönük olarak salonun ortasında duruyor bana bakıyorlardı. Sevda'nın yüzünde anlam veremediğim bir tebessüm vardı. Gözleri korkuyla büyümüş, yüz ifadesi aksine gülümsüyordu. Sonra kafaları birbirine döndü ve o şerli Sevda'nın saçlarına ellerini dolayarak tek hamlede havaya kaldırdı. Sevdanın hala gülümsediğini görebiliyordum. Yerimden kımıldayamıyor kafamı hatta gözlerimi bile kaçıramıyordum. Sanki yirmi kişi beni olduğum yerde tutuyor, bu manzarayı izlememi istiyordu. Aniden o varlık baştaki ince ve üç parmaklı uzun pençeli elini sevdanın göğüs kafesinin hemen altından soktu, oluk oluk kan sıçrıyordu heryere, ben avazım çıktığı kadar çığlık atıyordum ancak asla sesimi çıkaramıyordum. Boğazım sıkılıyor, gözlerim o basınçla patlayacakmış gibi ileri atılmaya çalışıyordu. Garip bir şekilde Sevda da en ufak acı belirtisi yoktu. Ve o varlık karın boşluğundan soktuğu eli boğaz kısmından çıkarıp sert bir hareketle kafayı çekerek omurlarla birlikte fırlatıp önüme attı. Son hatırladığım görüntü sevdanın kanlar içindeki hala gülümseyen yüzüydü.. Büyük bir çığlıkla yatakta doğruldum ve aynı anda yatak odasının yavaşça dış taraftan çekilip kapandığını gördüm. Sevda hemen yanımda uyuyordu hala. Alnımdan akan ter damlaları gözlerimi yakıyordu. Ağlamak istiyor onu bile yapamıyordum. Sıvı kaybetmiş vücudum bir bardak su için deliriyor, bense o kapının kapanışını gördükten sonra susuzluktan ölmeyi yeğliyordum.. Çaresiz geri yattım elimle hala boynumda duran muskayı yoklayarak..