+14
Ailesi çıktıktan sonra Sevda yemem için bişeyler hazırlamaya mutfağa geçti. "Hadi canım yıka elini yüzünü bişeyler atıştır, iyice bitkin düştün, gözlerin mosmor olmuş baksana" dedi. Kalktım banyoya geçip musluğu açtım. Elimi sabunlayıp yıkadıktan sonra yüzüme suyu çarptım, ama tuhaf bir koku geldi. Kalmış su kokusunu herkes bilir. Leş kokusuna benzer bir koku olur ya aynen öyle. Elimle avucuma bir miktar su doldurup koklamamla öğürmem bir oldu, koku sudan geliyordu. Sevda nolmuş bu sulara, berbat kokuyor ya diye seslendim. Ancak cevap gelmedi. Sevdaa diye tekrar bağırdım. Yine cevap yok. Aniden bir bulantı hissi başladı, tekrar öğürmeye başladım. Midem kusmaya çabalıyor, fakat boğazım buna izin vermiyormuş gibi bir hissiyat yaşıyordum.. Parmağımı dilime bastırıp çıkarmak üzere klozete dönmemle karşımda onu görmem bir oldu. Kirli yağlı saçları, upuzun boyu, fal taşı gibi açılmış nefretle bakan kanlı gözleri ile bana bakıyordu. Tabana çivilenmiş gibiydim. Bağırmak istiyorum ancak bağıramıyordum. Astım hastası gibi nefes alış verişinin sesi tüm banyoyu dolduruyordu. Birden hiç duymadığım bir dilde bişey söyleyerek çığlık atmaya başladı, ama tuhaf şekilde bana "öl" dediğini anlayabiliyordum.. Hayatımda böyle yüksek bir ses duymadım, sanki ses beynimin içinden çıkıyordu, burnum kanamıştı, akan ılık sıvıyı hissediyordum. Sonrası karanlık. Bayılmışım. Uyandığımda Sevda ağlayarak beni zeminde sarsıyordu uyanmam için. Yüzü kızarmıştı. Noldu bana ya dedim zar zor doğrulurken. "içeri gelmen gecikince seslendim, ancak cevap vermedin. Merak edip banyoya geldiğimde seni aynaya bakıp kendi kendine bişeyler söylerken buldum. Sana napıyorsun hadi yemeğe gelsene ne diye konuşuyorsun kendi kendine diyince bana tokat attın. Nolduğunu anlamadan kendimi banyo kapısının önünde buldum ve kapı kapandı. Tüm sevdiklerimin üzerine yemin ederim ki o kapı kendi kendine kapandı.." anlatırken tir tir titriyordu bir yandan da gözyaşlarını siliyordu. Hayatımda tek fiske atmayacağım insana tokat atmıştım. Yüzü kızarmış hatta kabarmıştı. Öfkeyle kalktım yerimden. Yeter artık ne istiyorsun bizden diye bağırmaya başladım. Aynı zamanda ağza alınmayacak küfürler savuruyordum. Aynaya baktığımda burnumun akan kanı dudak kenarında pıhtılaşmıştı neredeyse. Sonra bi koku geldi yine burnuma, yanık kokusuydu bu. Tam yine o geldi sandım ki Sevda lafa girdi. Hayatım bişey yanıyor galiba koku alıyorum diyip içeri koştu. Ben de peşinden. Koku mutfaktan geliyordu. içeri girdiğimizde mutfak perdesinin tam ortasından tutuşmuş dışa doğru yanmaya devam ettiğini gördük. Sevdanın çığlığı ile benim su dolu sürahiyi kaptığım gibi perdeye boca etmem bir oldu. Sönmüştü. Ama ikimiz de bitkin vaziyette yere çökmüştük. Artık bunlar ağır geliyordu bana. Çocuk gibi ağlamaya başladım. Sevda zaten ağlıyordu. Bu şey her neyse öldürmese bile delirteceği kesindi bizi. Hacı hocadan hiç hazetmeyen ben birden Hasan Hoca'nın bir an önce gelmesini ne kadar istediğimi farkettim..
Tümünü Göster