-
1.
083. Seni acele ile kavminden ayrılmaya sevkeden nedir, ey Musa!
84. Musa: işte, dedi, onlar da benim peşimdeler. Ben, memnun olasın diye sana acele ile geldim Rabbim.
85. Allah buyurdu: Senden sonra biz, kavmini (Harun ile kalan israiloğullarını) imtihan ettik ve Sâmirî onları yoldan çıkardı.
86. Bunun üzerine Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine döndü. Ey kavmim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Şu halde size zaman mı çok uzun geldi, yoksa üstünüze Rabbinizin gazabının inmesini mi istediniz ki, bana olan vâdinizden döndünüz?
87. Dediler ki: Biz sana olan vâdimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin (Mısır'lıların) zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı.
88. Bu adam, onlar için, böğürebilen bir buzağı heykeli icat etti. Bunun üzerine: işte, dediler, bu, sizin de, Musa'nın da tanrısıdır. Fakat onu unuttu.
89. O şeyin, kendilerine hiçbir sözle mukabele edemeyeceğini, kendilerine ne bir zarar ne de bir fayda vermek gücünde olmadığını görmezler mi?
90. Hakikaten Harun, onlara daha önce: Ey kavmim! demişti, siz bunun yüzünden sadece fitneye uğradınız. Sizin Rabbiniz şüphesiz çok merhametli olan Allah'tır. Şu halde bana uyunuz ve emrime itaat ediniz.
91. Onlar: Biz, dediler, Musa aramıza dönünceye kadar buna tapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!
92. (Musa, döndüğünde)Dedi: Ey Harun! bunların dalâlete düştüklerini gördüğün vakit seni engelleğen ne oldu.
93. (Neden) benim yolumu takip etmedin? Emrime âsi mi oldun?
94. (Harun:) Ey annemin oğlu! dedi, saçımı sakalımı, yolma! Ben, senin: "israiloğullarının arasına ayrılık düşürdün; sözümü tutmadın!" demenden korktum.
95. Musa: Ya senin zorun nedir, ey Sâmirî? dedi.
96. O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.
başlık yok! burası bom boş!