+54
-1
Çıkışta bu elemanlar beni tuttu. O çocuk konuşmaya başladı.
"Demedim mi ben sana ondan uzak duracaksın diye?"
Cevap vermedim. Umrumda değildi.
Bir tane geçirdi ağzımın ortasına.
Beni yolda görseniz adamdan saymazsınız zaten.
Yere düştüm. Dudağım patlamıştı. Bir iki damla kan düştü yere. Ağzıma kan tadı geliyordu. Böyle pek fazla rahatsız etmeyen bir tadı vardı hemoglobin aromalı.
Bir şeyler konuşuyordu pek dinlemedim. En sonunda başımdan gittiler.
Bileklerime baktım. Acıdım kendime. incecikti. Dudağımı sildim bileklerime.
Eve gittim öylece. Annem odada sayıklıyordu.
"Ahmet geçmiyor inan ki saatler"
Kardeşim bilgisayarın başındaydı. Odama geçtim. Uzandım ve bileklerime baktım tekrar. Üzerinde kan vardı ve kurumuştu. Çenemde de biraz ağrı vardı.
Aklıma Didem MADAK'ın ağrı şiiri geldi. Lavaboya gittim ve üzerimi temizleyerek şiiri mırıldanmaya başladım.
"sonbaharların kralı gelirmiş meğer istanbul'a
ciğerlerimin filmini çektiler
ciğerlerim artiz oldular icabında
akut alevlenmiş kronik bir sonbahar gibi bakıyordu
sigara figüran falan. "