Evlenmiştim ama balayına çıkamıyordum. Karımı alıp bir yerlere gitmek, tatil yapmak istiyordum. Ama küçük kızı Esra’nın okulu vardı. Karım işe gideceğimi bildiğinden erkenden kalkmış, kahvaltıyı hazırlamıştı. Banyoya girip aceleyle yıkandım. Giyinip mutfağa geçtim. Küçük kızı kahvaltı yapıyordu. Annelerinin benimle evlenmesine tepki göstermemişlerdi. Bunda geleneklerine çok bağlı bir kadın olan annelerinin büyük payı vardı. Zaten karımla uzaktan akrabaydık. Karım Esra’ya, “Ablan nerde? Git çağır, uyandır!” deyince, “Bırak kızı yatsın!” dedim. “Sana ayıp olmasın diye söyledim ben!” deyince, “Yok canım, ne ayıbı!” dedim. Özge’yi gecenin bir yarısı parmaklarımla gibtiğimden haberi yoktu annesinin.
Halen uykum vardı. O gün iş yerinde akşamı zor ettim. Akşam kapıyı karım açtı. Onu yanaklarından öptüm. “Hoş geldin!” diyerek terliklerimi uzattı. Salona geçince Özge ile karşılaştım. Dün geceden beri ilk defa görüyordum. Uzun koyu mavi bir eteği ve aynı renk türbanı vardı. Beyaz bluzunun altından sutyeni belli oluyordu. Annesi, “Kızım git içerde üstüne bir şey giy!” diyerek adeta onu kovdu. Kızlar annelerinden çok korkuyor, ona karşı ses çıkaramıyorlardı. Özge hiç itiraz etmeden içeriye geçti. Biraz sonra üzerine bir yelek giymiş olarak döndü.
Karım güzel yemek yapıyordu. Hep birlikte yemeğimizi yedik. Karım bana hizmette kusur etmemeye çalışıyor, etrafımda pervane gibi dönüyordu. Sonunda dayanamadım ve “Sen otur yanıma, kızlarına söyle onlar yapsın. Kocaman kız ikisi de!” dedim. Karım, “Ne bileyim, alışkanlık işte!” dedi. Israr edince yanıma oturdu.
http://c12.incisozluk.com...11505/6/2373106_o48e8.jpg