Yukardaki capsi geçtim, ibrahim'i örnek vermişsin, bu gerçekten saçma, zira ibrahim'in zamanında dünya'da herkeste bir "tanrı" inancı vardı, ibrahim birinden kopup bir başkasına inandı sadece.

"onun zamanında ne bilim vardı ne internet" demişsin, abicim ciddi misin? Bu zaten onun bir "Allah" inancına sahip olmasının temel nedeni, ibrahim'in zamanında ne yağmurun neden yağdığı biliniyordu, ne şimşek, ne yıldırım, ne deprem vs. vs. Dinin ortaya çıkmış olmasının başlıca sebebi zaten doğa olaylarını açıklamaktır, mitolojilerden bunu görebilirsin, insanlar açıklayamadığı olaylara "ilahi" bir sebep uyduruvermişlerdir. ibrahim şu dönemde yaşamış, bilimle büyümüş bir çocuk olsaydı kırdığı putlar inan bana dini tabular olurdu.

"Tüm kalbi ile inanarak buldu". Bizim sıkıntımız zaten inanmamak be aga, inansak zaten... inanıyor oluruz dimi?

ibadetlerin verdiği "huzur" ise tamamen pgibolojik ve ortamsal kaynaklı. Senin namaz kılarken aldığın hazzı, Kepler uzayı gözlerken alıyordu. Senin camide bulduğun huzuru Marie Curie laboratuvarında buluyordu. Her ibadethanenin mimarisi ve iç yerleşimi zaten "huzur" vermeyi amaçlar. Kiliselerin loşluğu, Camiilerin ferahlığı... Bunun üzerine zaten "huzur bulmayı bekleyerek" ve "huzur bulacağına inanarak" yapıyorsun ibadetlerini, elbette öyle de olacak. Beynin vücut üzerindeki etkisi öylesine güçlüdür ki, hasta olduğuna inanan bir adam gerçekten de kendi kendini hasta edebilir. Çoğu tıbbi tedavide hastanın pgibolojisi en az cerrahi müdahale ya da ilaç tedavisi kadar önemlidir.

iyilik, insanı iyi hissettirir, bunun sebebi net olarak evrimseldir, sosyal türlerde, bireylerin toplum menfaatine yaptığı eylemler dolayısıyla kendi menfaatine de olur. Topluluk halinde yaşayan hayvanlarda bazen bireylerin sürü yararına kendi hayatlarını tehlikeye attıkları görülür. Canlılığın iki temel amacı vardır; hayatta kal, soyunu devam ettir. Sıralama duruma göre değişebilir.