-
501.
+7hayalimdeki o görüntüyle avundum böyle birkaç hafta. sonra bir daha telefon geldi tolgadan. yine görmüş ipeği,bu sefer selamlaşmışlar. tolga konuşacakmış bana haber uçurmak için,ama ipek selamla yetinmiş.'zaten onu da nezaketen verdi' dedi tolga. anlaşılan benimle mümkün olan her türlü bağlantısını koparmak istiyordu. tolgaya yine sordum nasıl görünüyordu diye.bu sefer tekmiş ve saçları kısaymış. upuzun, sevdiğim saçlarını kestirmiş. onda sevdiğim şeylerden de kurtulmak istiyorduysa eğer, kendinden kurtulup tamamen bir başkasına dönüşmeliydi.ben de saçımı uzatmıştım liseden sonra, omuzlarıma yaklaşmıştı. evlerine gittiğim o gün karar vermiştim uzatmaya. çok da hoşuna gidiyordu.ben de gittim kestirdim bunun üzerine. üç numara.Tümünü Göster
neyse beyler,bu şekilde bana yıl gibi gelen aylar geçti. sömestr tatilini şeytanda geçirdim.evi yolgeçen hanı gibiydi zaten. yatıya pek kalan olmuyordu dediğim gibi ama ne garip insanlarla,ne değişik hayatlarla karşılaştım orda beyler. mesela bir kız vardı, üniversite öğrencisi.ama dönmeydi. yani erkekten kadın olmuştu.bu kadar değişik cinsel eğilimde insanların şeytanın evinde neden bir araya geldiğini soracak olursanız, şeytan şu malum topluluğua üyeydi. haklarını aramaya çalışıyorlardı,en azından birbirleriyle irtibata geçip destek oluyorlardı. içlerinde biri vardı mesela,bir gay, benim başıma gelen şeyi o da yaşamıştı. defalarca.en sonunda aslında öyle hissetmemesine rağmen bu yolu seçmişti,bir kaç kere kendini öldürmeye kalkmıştı. şimdi beyoğlundaki gay barlarda iş tutuyordu. eskort gibi bir şeydi.
o dönme kız mesela, acayip kültürlüydü.ilk bakışta mümkün değil anlamazdınız bir zamanlar erkek olduğunu. sinema televizyon okuyordu, arada provokatif tiyatro oyunlarında oynuyordu. içlerinde bir tek o nispeten paçayı kurtarmıştı. çünkü onun pembe cüzdanı vardı ve resmi olarak bir 'bireydi'.'normal' gibi görünen gayler de pek sorun yaşamıyorlardı özel hayatlarını afişe etmedikleri sürece.bir reklamcı vardı mesela, faça tam yerinde son derece başarılı amerikada falan okumuş. tipi fazla fazla yerindeydi, hangi amlı görse yazılıyormuş. gaydi ve bir takım ilginç zevkleri vardı, burada yazmaya gerek yok.'butch' lar vardı beyler, erkek gibi görünen lezbiyenler,bir tanesi hayvan kadar av bıçağıyla geziyordu sevgilisini korumak için. daha neler neler amk.
ve tabiiki yaprak vardı.o işte gerçekten on numara bir insandı beyler. öyle yardımsever ve şefkatliydi ki,cebinde üç kuruş olsun, ihtiyacı olana ikisini çıkarır verirdi.ilk başlarda açık konuşmak gerekirse ben de korkmuştum ondan,ne bileyim travestiler hakkında anlatılan hikayeler malum. korkmayan en fazla daşşak konusu yapıyor,ama insan gibi görmüyordu çoğu kişi. yanlış anlamayın'bursa çocuğu'na ben de herkes kadar gülüyorum ama(istanbuldaki travesti ve top sayısı bursadakinden en az 10 kat fazla amk.) anlatmaya çalıştığım başka bir şey. kısacası onların arasındayken hoşgörüyü öğrendim. açık konuşmak gerekirse, şeytanı ilk gördüğümde, başıma o iğrenç kabus geldiğinde,o ilk zamanlar homofobik olma yolunda hızla ilerliyordum. abim bir gaydi ve iğrenç bir insandı.ama diğerlerini tanıyınca iğrençliğin gay olmaktan kaynaklanmadığını, insanın ruhuyla alakalı olduğunu anladım. gerçi bakın yine söylüyorum,her zaman da söyleyeceğim. şeytanın yaptığı iş huur çocukluğunun daniskasıydı ve düpedüz kötülüktü. doğruya doğru beyler. kafa karışıklıkları. kimi insanda iyilik de kötülük de bir vücutta yaşıyor, kimi zaman biri üstün geliyor, kimi zaman diğeri. ölene kadar böyle renk değiştiriyorlar.
neyse beyler, çok uzatmamak lazım,bu şekilde ikinci dönemi getirdim. okula dönerken şeytan 'yazun yine gelir kalırsın, başka ne tak yiyeceksin zaten, itiraz edecek halde değildin' dedi, eyvallah dedim.bu konuda onun hakkını ödeyemem beyler. zaten çok uzun zamandır nevaleye de para ödemiyordum ısrar ettiğim halde. kendi sardığından veriyordu bana da.'muhabbet yeter' diyordu. herkes yanında bir ses,bir soluk istiyor beyler. yalnızlık gerçekten yukardakine mahsus sadece. gerçi şeytanın yalnız olduğunu pek söyleyem ama. belki ona da ilginç geliyordu bir kadın-erkek ilişkisini gözlemlemek.bir çok sebebi olabilir.bu arada aynı odayı 'paylaştığımız' ve totalde bir iki kere gördüğüm herife mesaj attım yine yurda çıkacaksan birbirimizin ismini yazalım diye.o da dünden razıydı zaten, görünürde yurtta kalıyormuş gibi takılması lazımmış, nedenini bilmiyorum. parasını da ödeyip gelmiyordu adam odaya,ne taklar yiyorduysa. böylece yine yanlız kaldım. işin bu kısmı kebaptı. kimse başımı ağrıtmıyordu böylece. yaza yaklaşıyorduk, arada tolgadan duyuyordum ipeği. okulda nadiren de olsa görüyordu.'iyi görünüyor' diyordu hep.ben de mutlu oluyordum burukluk hissetsem de.tolga ipeği ne zaman görse anında ya mesaj atıyor,ya arıyordu.bu şekilde en azından aynı şehirde olduğumuzu bilmek, hala orda bir yerde yaşadığını bilmek iyiydi.ama çok deli özlüyordum beyler.bir gün tolga mesaj attı, konferans varmış okullarında. hemen atla gel, ipek de burda dedi. baya uzun sürecek bir konferanstı.ben dedim yapamam. tolga ısrar etti, uzaktan gör bari amk bir tak olmaz dedi. dayanamadım. okuldan sadece merabalaştığım arabalı herifin tekinin kapısını çaldım, sağolsun yardımsever herifti. dersi yokmuş zaten hemen attı beni arabaya, yolu da biliyordu.
başlık yok! burası bom boş!