Elini bırakıp yeniden oturdum. Şu reçelin tadına bak beğenirsen koyayım sofraya dedi. Teyze akşam yemeği ne reçeli dedim. Sana şimdi sıcak yemek yapamam kahvaltılık koyucam dedi. Sen koy ne varsa farketmez dedim. Olmaz kalk bak şuna dedi. Hay silkecem dedim içimden. Kalktım yanına geçtim. Bu bana döndü çenesine doğru pembe-kırmızı karışımı bir rengi olan reçel akıyordu dudaklarından. Çocuk gibi yemişsin şu haline bak dedim. Ses vermedi. Reçel nerde derken omzumdan tutup çevirdi. Burda deyip dudaklarını gösterdi. Teyze işine git be dedim. Sen de hiçbir şeye gelmiyosun ama eğleniyoruz şurda deyip somurttu. iyi tamam deyip parmağımı dudaklarından akan reçele sürdüm ve parmağımı yaladım. Madem öyle dedi parmağımı tutup dudaklarındaki reçele sürdü. Sonra parmağımı yaladı. Bir kez daha aynısını yapıp bu sefer benim yalamamı istedi. Yüzü gayet ciddiydi ve karşı çıkamadım istediğini yaptım. Güzelmiş deyip oturdum. Kahvaltı gibi bir akşam yemeği yedikten sonra içeri geçip film açtık. Dedem aradı. Karnınızı doyurdunuz mu biz bir iki saate geliriz falan dedi. Tamam deyip kapattım. iki saate geliyorlarmış dedim. Filme kendini kaptırmıştı ve kafasını salladı. Filmin adı aşkın 500 günüydü. Bir sahnesinde Bir dükkana giriyorlar. Yetişkin kısmına geçip kaset alıyorlar. Onu izleyip banyoya geçiyorlar ve izledikleri pozisyonlara göre sevişmeye çalışıyorlardı. O sahnede teyzem televizyonu kapattı ve ayağa kalktı.