+5
---part 3---
dediğim gibi allah'tan, dünya üzerindeki iyilik ve kötülükten konuşuyorduk. felsefe seven birisi olduğunu anladım bunun ben. başladık kadınla ahlak üzerine konuşmaya. bu sefer artık ilk başlardaki samimiyetsiz ortam ve protokol usulü sorular yoktu. tamamen içten sorulan sorular ve düşünceler vardı. bendeki de korku geçti. kadından korkuyordum dedim ilk başlarda. gece yarısı beni kesmeye falan bu diyordum ama artık o yersiz korku da geçti.
bu konuyu doğadaki içest ve diğer sapık şeylere getirdi. doğanın iyi ve kötü algısının olmadığından söz etti.
ea: eda abla.
gg: ben.
ea: doğada bir ahlak yok bence. bak mesela içest ve eşcinsel bir sürü hayvan var. pid0fili ve zoofili gibi şeyler de tamamen insanların kendi toplumlarında var ettiği şeyler. şahsen ben kuzenime veya erkek kardeşime ilgi beslesem utanmam. zaten dünyada kendi babası ile evlenen kızlar var.
gg: dediğinde haklısın. doğanın içinde iyi ve kötü denen şeyden söz edemezsin ama bu dediğin de toplumlara uymuyor işte. bir arada yaşamak için bir şeylere saygı duymak zorundayız. herkes birbirine saygı duymalı.
panpalar baktım konu taktan bir yere gidiyor hemen kestirmeye karar verdim ve sigara uzattım. kadın ağır sapık çıktı aq. ilk başlardaki katil ve sapık korkusu tekrar başladı sanırım dedim o an.
böyle böyle bir saat gittik sessizce ama arada bir gördüğümüz şeyleri gösterdik birbirimize. dağları falan. gün doğuşunu vs.
sabaha karşıydı işte tam da. her yer aydınlanmaya başladı. gel bir yerde kahvaltı yapalım dedi. ileride kahvaltılık bir yer vardı. çektik orada girdik içeriye. dağ başında bir yer. çok güzeldi içerisi. dışarıdaki dağlık ve ormanlık araziye bakıyordu.
işte o an ilk defa kadını düzgünce görebildim. dediğim gibi vardı. boyunu elbette ölçemedim, sonuçta kadını orada ölçemezdim ama benim 177 olduğumu söyleyeyim ve kadın da benim kulak hizamda falandı. ortalama türk kızından uzundu. 179-172 falan. üstelik bacakları dediğim kadar güzel ve inceydi. tıpkı masajlı ferre filmlerdeki baldırlarında kurdele dövmesi olan beyaz tenli kadınlar gibi. çok fit ve güzel duruyordu taytımsı şeyin içinde. fiziği kesinlikle mükemmeldi. brando love'un yerine koysanız oynardı panpalar. hiç abartmıyorum. ayağında da babet tarzı bir şey vardı ve bir ayak fetişi olan panpanızı çok sevindirmişti bu durum. arabada ayaklarını tam göremedim ama şimdi görmüştüm. çok sevimli ve tatlı ayakları vardı. incecik bacakları ve dolgun ama dik duran poposuyla o minik ayakları tam bir uyum içindeydi. azdırmıştı resmen panpanızı o an.
neyse işte. fantezi evreninden çıkalım. kahvaltılarımızı almadan önce tuvalete gidip elimizi yüzümüzü yıkadık. sonra sipariş verdik. kahvaltı yaparken ben üzerime zeytin tanesi düşürdüm. üzerimden atmak içinde ayağa falan kalktım. o ara da üzerimi düzleyip tekrar oturdum yerime ve bilerek ayaklarımı kadının olduğu yere uzattım. amacım binlik değil. ama bu fırsatı da kaçırmak istemedim. sonuçta zorla kadına şey yapacak birisi hiç değilim. sadece ona bir işaret göndermek istedim. arabasına tanımadığı bir erkeği aldıysa mutlaka kafasında ciks vardır düşüncesi oldu bende. ben de bu şeyden hayatımın sonuna dek pişmanlık duymamak için ilk fiili girişimlere başladım.
ayaklarımı eda ablaya doğru uzattım. biraz yavaş yavaş yol aldıktan sonra onun ayaklarını buldum ama hemen geri çektim. çünkü fark etmeden yaptığımı sanması için. ama bir kaç dk sonra tekrar ayaklarımı yavaş yavaş ona doğru itekledim. artık hedefimin konumunu biliyordum. o siper tatlı ve minik babetli ayaklara değdim. hiç tepki vermedi. ben de tepki vermedim. bir şey olmamış gibi yemek yiyorduk hala. ayağımız sanki sıradan bir değme gidi kenetlendi kaldı öyle. ben de geri çekmedim o da. ama konuşmadık da. o an acayip duygulara ve fantezilere kapıldım işte panpalar. çok heyecanlıydı aq. karıyı oracıkta gibsem bu kadar zevk almazdım sanırım. çünkü fantezilerin verdiği o arzulama hali çok başka. niçe'nin dediği gibi biz arzulanandan çok arzulamaya aşığız. ve ben o an sadece onu arzulamaya duyduğum zevkten ötürü kendimden geçmiştim. resmen o minik ayaklarını yalamak istiyordum deli gibi. ayak fetişi olmayan panpalar anlayamaz.
tam ben dalmışken eda abla yüzüme baktı pis pis gülerek. dedim aha sıçtın olum gg. karı utanmıyor musun deyip seni atacak bu dağ başında. taku yedin olum dedim. ama kadın senin sevgilin yok mu demişti. resmen o an gözümün önünden geçti hayatım. sanki on yıl gibi geçti. yerden ödüm takuma karıştı. ama eda abla sevgilim olup olmadığını sordu.
ben de yok dedim. hiç olmadı diye de ekledim. kendimi acındırmak için demedim bunu. zaten demem de saçma oldu. ama gerçekten de olmadı hiç panpalar. bu yaşıma geldim aq hep asosyal takıldım. bir kıza bile açılamadım. eda abla da bunu duyunca hım hııım falan diyip beni daha fazla utandırmamak için sustu. sigaraları içip kalkalım dedi çay da söyledikten sonra.
on dk çay sigara yaptık sonra da kalktık hesabı ödeyince. aslında benimkisini de o ödedi. her ne kadar param var desem de kabul etmedi.
arabaya giderken aklıma hala ayaklarını ayaklarımdan çekmemesi olayı geldi ve aklıma koydum o an işte panpalar. ben bu kadını gibecektim. beni iyice azdırmıştı. işareti de almıştım. o an arabaya giderken sanki ciks kapısını aralıyor gibiydim.
---part 3---
Tümünü Göster