+6
---part 2---
kadının arabasındaydım artık ve uzattığı sigarayı alıp muhabbete başladık.
neden samsun'a gidiyorsun falan demeye başladı ama çok rahat bir tipti. konuşmasından belli.
k: kadın
gg: ben
k: neden samsun'a gidiyorsun?
gg: ailem orada, onların yanına gidiyorum.
k: hıım, peki otostop neden? (biraz gülümsedi)
gg: (ben de biraz gülerek) ailemin gönderdiği parayı harcadım ve biraz da eğlence anı falan diye otostopla gitmek istedim. hem yaptığım şey.
k: eğlencelidir. ben de gençliğimde yaptım. hatta filmlere bile konu oldu. bir kadın bile vardı. wild diye filme alındı sonra hikayesi falan falan.
gg: izledim onu, biliyorum. (hafif gülümsedim)
biraz böyle işte kim nedir ne değildir konuştuk pek de samimi olamadan. daha sonra okul muhabbetine geldi mevzu. ne okuyorsun dedi. felsefe okuyorum dedim. belli zaten falan demeye başladı saç sakaldan. güldü. yadırgamadım ama o alınma ya, yakışıklısın demek istiyorum dedim. yok alınmadım canım zaten dedim farkında olmadan. genelde kadınlarla konuşamayan ezik bir tipim ben. ama kadına canım dedim.
o ara muhabbet kesildi biraz. yolu izledik ikimizde. sonra tekrar okul muhabbetine geldik. neden felsefe okuduğumu falan sordu. ben de seviyorum dedim. çekingen olduğumu anladı ki asosyal misin dedi direkt kadın aq. birden güldüm ben de haliyle. çok mu belli oluyor dedim oradan. o da güldü. olmaz mı ya dedi ağzını yaya yaya konuşarak. nefret ettiğim hareketlerdi aq ama kadın güzeldi.
biraz da kadından söz edeyim. kadın 34-35 yaşındaydı tam olarak. daha sonra sormuştum. esmer tenli. saçları siyah ve beline kadar vardır. boyunu ilk bakışta tabi anlayamadım ama bacakları carlos gibi değildi, buna eminim. göğüsleri de akasya durağı'ndaki osman'ın salak kızı gibi hiç değildi. masajlı ferrelardaki ideal kadın göğüsleri kadar vardı. yani yere yatırsan sırt üstü kadının göğsü kaybolmazdı. fizik olarak tam mature. ferreya koysan çatır çutur sevişir. yüzü gerçekten çok güzeldi beyler. kuzencilik muhabbetine girmeyeyim ama bir kuzenim var benim. benden 10 yaş büyük. 34 yaşında falan, ona çok benziyordu. onu da hep hayal ederdim küçükken. gamzelerinin olmasından ötürü gülüşü de çok güzeldi. üzerinde de uzun yola çıkmasına rağmen tipik pijamalı şeylerden ziyade tayt gibi duran ama biraz daha kalın olan bir şey vardı. ne pantolon ne de tayt. ikisinin arası. bacaklarının şeklini oradan anladım zaten. oturduğu halde bacakları genişlememiş ve pestili çıkmış peynir gibi dağılmamıştı. diriydi. üzerinde de göğsünü belli edecek kadar dar bir bluz vardı. malum yaz ayları. görünüş olarak tamamen on numara diyebilirim. brandi love'un oynadığı filmlere koysan sırıtmaz. o derece etkilenmiştim ben.
şimdi tekrar maceraya dönelim. adını öğrendim bu arada, eda'ydı. ben ne olur ne olmaz diye eda abla dedim ilkin.
ismi de öğrenince eda ablayla muhabbete başladık epey. kadın tam benim kafada çıktı. genelde hep yobaz tipler denk gelirdi ve öğüt verirdi otostop yapma falan derlerdi. hatta bir ara namaz kılmam için zorlayan bir pekekent bile çıkmıştı aq. neyse. bu kadın allahsızmış. felsefe muhabbeti başlattık bununla.
ahlaktan ve iyilik-kötülük üzerinden konuşmaya başladık.
---part 2---
Tümünü Göster