Çocukluğumuzdan beri bu dayatılır bize.En başta itaatin, belli bir kalıba girmenin askeri düzende öğretildiği mekan. Okul. “Sus, öğretmene cevap verilmez!”, “Öğretmenden daha iyi mi bileceksin?”, “itiraz edersen notun düşer” tehditlerle iktidarın gücüne boyun eğmeyi öğreniyorsunuz.

Çalışma hayatı da aynı. Bize “yap” denileni yapmak zorundayız, sorgulamaya ya da itiraz etmeye kalktığımızda bu kez en iyi ihtimalle “zam alamamak”, “terfi alamamak” ya da “kovulmak” ile tehdit ediliriz.

Peki bütün bu dayatılan itaatkarlığı reddedersek , sistemin dışına çıkarsak ne olur ? işte o zaman Kafka nın Dönüşüm öyküsünde olduğu gibi bir böcek olursunuz. Tıpkı böcek gibi dışardan iğrenç görünen, insanların tiksindiği ve garip bulduğu tip olursunuz. Hatta sistemin dışına çıkarsanız aileniz bile "benim oğlum-kızım bir garip" der , sorunlu gözüyle bakar size

Ama yine de sistemin dışına çıkın.Bu sistemi yaratanlar için işe yaramaz olun.

"Önemli olan deli ya da böcek olmak değildir, önemli olan sistemin dayatmalarına uymayan, sistem için işe yaramayan insan olmaktır. "