1. 51.
    0
    aziz vatandaşlarım...
    sizleri en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum.
    türkiye'nin gelişme seyrini ortaya koyan güzel haberlerle başlamayı umduğumuz sözlerimize maalesef gelen acı haberlerin gölgesi düşmüş bulunuyor.
    geçtiğimiz hafta içinde hakkâri'den, elazığ'dan, diyarbakır ve i̇stanbul'dan ardı ardına gelen kara haberler hepimizin yüreğini kanatmıştır.
    hayatını kaybeden bütün şehitlerimize bir kere daha allah'tan rahmet, yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyoruz.
    şehitlerimizin kederli ailelerinin acılarını paylaşıyoruz.
    biliyorsunuz van'da şehitlerimizi uğurlamak için yapılan törene katıldık.
    oradan genelkurmay başkanımız, ilgili bakanlarımız ve kuvvet komutanlarımızla birlikte şemdinli'deki tekeli taburu'na gittik, çatışmada yaralanan askerlerimizi ziyaret ettik.
    daha sonra çatışmanın yaşandığı gediktepe mevkiine giderek incelemelerde bulunduk, şartları yerinde gördük.
    ardından derecik beldesi umurlu karakolu'nu ziyaret ederek, askerlerimizle, köy korucularımızla beraber olduk, vatandaşlarımızla konuşma imkânı bulduk.
    büyük bir gururla ifade edeyim ki bütün bu yaşananlar görev başındaki kahraman askerlerimizin terörle mücadele azim ve kararlılığını daha da arttırmış, daha da güçlendirmiştir.
    bütün güvenlik güçlerimiz, bölgede en zor şartlar altında büyük bir millet sevgisi, büyük bir vatan aşkıyla teröre karşı mücadelesini sürdürüyor.
    atılması gereken her adım atılıyor, alınması gereken her tedbir alınıyor, bundan hiçbir vatandaşımızın şüphesi olmasın.
    hükümetimiz, ilk günden itibaren, ordumuzun, güvenlik güçlerimizin her ihtiyacını karşılamış, savunma ve güvenlik için talep edilen her isteği ekgibsiz yerine getirmiştir.
    ancak bildiğiniz gibi terörle mücadele kendi içinde büyük zorlukları olan karmaşık ve çok boyutlu bir mesele...
    askeri tedbirlerle terörün belli ölçüde önünü alsanız bile, terörün zeminini ortadan kaldırmadığınız sürece bu acı olayların yaşanmasına bütünüyle engel olamıyorsunuz.
    türkiye yıllardır terörist güçlere karşı güvenlik güçleriyle gerekli her türlü mücadeleyi fedakârca yürütüyor.
    bunun sadece hükümetin ya da güvenlik güçlerinin değil, bir bütün olarak türkiye'nin meselesi olduğunu iyi bilmemiz lazım.
    bu ülkenin siyasetçisi de, iş adamı da, yatırımcısı da, aydını da, medyası da bu meseleyi kendi meselesi olarak görmek, o bilinçle, o hassasiyetle meseleye yaklaşmak zorundadır.
    bu mesele öfkeyle, şiddetle, sloganla, hamasetle çözülebilecek bir mesele değildir; aklıselimle, şefkatle, anlayışla, kararlı ve samimi gayretle çözülebilecek bir meseledir.
    yıllarca bölgede olağanüstü hal uygulandı, yasaklarla, kısıtlamalarla, tecritle ne terör geriledi, ne kayıplar azaldı.
    aksine bölgede hem gerilim arttı, hem yoksulluk arttı, hem adaletsizlik arttı, hem de şartlar teröre çok daha elverişli hale geldi.
    değerli vatandaşlarım...
    terörü bir yöntem olarak kullananlar, çatışma kültürünün, şiddetin, öfkenin kendi ekmeklerine yağ süreceğini gayet iyi biliyorlar.
    çünkü terör ancak bu gerilim ikliminde kendine zemin bulabiliyor, taraftar bulabiliyor.
    biz terörle mücadelenin ilk şartının bu oyuna gelmemek olduğunu biliyoruz.
    şunu herkes bilsin ki devlet olarak bu şiddet diline, bu çatışma kültürüne teslim olmayacak, aklıselimimizi ve soğukkanlılığımızı asla yitirmeyeceğiz.
    biz terörün sonunu getirecek olanın daha fazla demokrasi, daha fazla adalet, daha hakça bir paylaşım, daha dengeli, daha yaygın bir kalkınma olduğuna inanıyoruz.
    bu kanlı oyunların hedefi, milletimizin birliği ve beraberliğidir; bu topraklarda asırlardır varolan kardeşlik hukukudur; barış iklimidir.
    bu meseleyi el ele, gönül gönüle vererek hep birlikte çözeceğiz.
    değerli vatandaşlarım...
    geçen ayın son günü gece geç saatlerde gazze halkına insani yardım zütüren gazze'ye özgürlük filosu'na karşı yapılan vahşi saldırıyı ve ardından yaşananları sizler de yakından takip ettiniz.

    kanada’nın toronto şehrinde toplanan g–20 zirvesi’ni bu sözlerimi teyit edecek bir örnek olarak burada zikretmek isterim.
    zirvenin öncelikli gündem maddesi, küresel ekonomide başlayan toparlanma sürecinin desteklenmesi, küresel büyümenin güçlü ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması meselesiydi.
    şunu büyük bir mutlulukla ifade edeyim ki, her uluslararası platformda olduğu gibi, g–20 zirvesinde de türkiye’nin son yıllarda geçirdiği büyük değişim ve küresel krizle mücadelede gösterdiği başarı takdirle dile getirildi.
    bu anlamda türkiye’nin bu süreçte elde ettiği olumlu tecrübeler, hem dünya ekonomik otoriteleri için, hem de tek tek ülke yönetimleri için çok kayda değer bulunuyor.
    zirvede yaptığım konuşmada türkiye’nin gerçekleştirdiği reformları, küresel ekonomik krizle mücadelede izlediğimiz stratejileri katılımcılara örnekleriyle aktardım.
    krizin etkilerinin en aza indirilmesi, uzun vadeli büyüme hedeflerinin korunması, güven ve öngörülebilirliğin güçlendirilmesi gibi konulardaki tecrübelerimizi de yine bu zirve esnasında yabancı liderlerle paylaşma fırsatı bulduk.
    hükümet olarak küresel krizle mücadelede baştan beri üstünde durduğumuz önemli bir husus var.
    türkiye olarak en baştan beri, daha katılımcı bir uluslararası ticaret sisteminin inşa edilmesind
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster