+1
Funda ile günlük rutinlerimiz aksamadan devam ediyor. Sabahları uyanıyoruz, evimizi toparlayıp cafeyi açıyor, masaları siliyor, mekânı temizliyor ve hazırlıklara başlıyoruz. Her gün, hiç aksatmadan mutlaka bir kaç dostumuz ziyarete geliyor. Bazen beraber sabahlara kadar muhabbet edip, ertesi günün işlerini diğer elemanlarımıza devrediyoruz. Halâ her yerde kır çiçekleri var, halâ her yeri Seda'nın sevdiği, istediği gibi düzenliyor, onun anılarına sahip çıkmaya çalışıyoruz. Önceleri duvarlarda karikatürler, dünyanın farklı yerlerinden fotoğraflar falan asılı iken, şimdi her yerde aralıksız Seda'nın ve bizim onunla olan fotoğraflarımız asılı. Sanki hep bizim yanımızda gibi hissetmeye çalışıyoruz. Sanki yanımızdan hiç ayrılmamış gibi... Artık Funda konuşuyor o çiçeklerle her sabah, sularını veriyor, bakımlarını yapıyor, topraklarını temizliyor. Sanki o çiçekler de gerçekten kime ait olduklarını biliyor gibi, her geçen gün daha fazla renkleniyorlar.
Uykuluyum... Her gece yarıda bölünüyor uykularım. Gözleriö kıpkırmızı ve şiş. Acı hissediyorum, kapatamıyorum. Ne zaman uykuya dalıyor olsam, bana sesleniyor meleğim. "Kurtar beni abi... " "Abi canım yanıyor... " "Beni bırakmayın nolur, sizden ayrılmak istemiyorum... " "Selim'im... Beni hep sev olur mu... " "Kendinize iyi bakın... "
Henüz, gözlerini kapatmadan önce söylediği son sözler. Her gece, her rüyamda kulaklarımın zarı yırtılırcasına yankılanıyor bu kelimeler kafamın içinde, odamda. Çoğu zaman sıçrayışlarım, Funda'yı da rahatsız ediyor, oda uyanıyor benimle beraber. Ne oldu diyor, anlatıyorum, gözleri doluyor. ilk gün ki sevdası bir nebze bile azalmamış olan kadın, yine o devasa aşkı ile sarılıyor o zaman bana. Ne kadar sıcak, ne kadar şefkât dolu bilemezsiniz. En çok da bu yönüne aşığım karşımda ki kadının. Bir dokunuşu, bir sarılışı artık ne derseniz. Ne şekilde olursa olsun bana ufacık bir teması mest ediyor beni, ne varsa aklımda uçup gidiyor anında.