-
151.
0Selim bir köşeye çökmüş, sessiz sessiz akıtıyor göz yaşlarını. Funda hıçkırıklara boğulmuş halde. Ben, vücudum günlerde soğukta kalmış gibi titriyorum. Çaresiziz. Bitap bir halde...
Cemil abiyi arıyor gözlerim, bulamıyorum. Selim'e soruyorum, görmemiş. Funda'ya soruyorum, görmemiş. Gelmemiş miydi bizimle beraber hastaneye? Hatırlamıyorum. Patlayan silah sesinden sonra hiç bir şey hatırlamıyorum. Hatırlamak istemiyorum...
Seda... Prensesim... Kal bizimle, gitme. Biz buradayız, kapının hemen arkasında. Seninleyiz... Bırakma bizi kardeşim, eksiliriz... Gitme sakın bilmediğin yerlere, korkarsın, yalnız kalmamalısın. Sen bizimle güçlüsün ve biz buradayız Seda, vazgeçmemelisin. Duyuyorsun beni değil mi? Biliyorsun sensiz ne kadar üzüleceğimizi. Üzme bizi Seda, yakma canımızı en derinden. iyileşmez yaralar açma içimize. Kanatma bizi...
Duvarlar üzerimize yıkılıyor saatin her tık sesinde. Kapı açılıyor, yavaş adımlarla yaklaşan doktorun tek söylediği; "BAŞINIZ SAĞOLSUN... "
Ne demek bu doktor! Nasıl söylersin bunu! Ne cesaretle! Burada kimse bu iki kelimenin anldıbını bilmiyor doktor! Biz Seda'mızı içeri canlı gönderdik, ne demek cansız çıkacak doktor! Sen ne dediğinin farkında mısın! Bırakın artık şakayı, verin bize melek yüzlü Seda'mızı doktor! DOKTOOOR!!!
Hepimiz yerle biriz. Feryatlar, kulakları deliyor adeta. Bir insan bir anda bu kadar gözyaşı akıtabilir miymiş hiç gözlerinden? Tüm kemikleri defalarca paramparça ediliyormuş gibi bir acıyı kaldırabilir miydi? Artık yarım mıydık biz yani? Hep ekgib olarak mı yaşayacaktık bir ömür boyu?..
başlık yok! burası bom boş!